Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Kurallara uyana basın cezayı akılları başına gelsin

Kim bir yamukluk yapar veya buyruklara uymaz “tiz kellesi vurula” dermiş elinde güç olan sultan veya emir, denen devletlu kişi veya kişiler. O zamanlarda doğmadığımız için çokta fazla bilemiyoruz durumu. Belki eskilerin en keskin cezası bu kelle alma cezasıdır. Vara yoğa kelle alınmamış ama, hiddetlenen devletlu, hop hemen, “tiz vurula kellesi” diyerek namını hep yürütmek istemiştir. Çok hevesliyim değilim o günlere; hiçte cazip gelmez bana o günler. Ne olur, olmaz, bakarsın kelle gider bir hiç uğruna. Gerçi Osmanlı’da yasak 3 gün sürermiş. Çabuk vazgeçilirmiş yasaklardan ve sonra “aynı tas, aynı hamam” devam eder gidermiş. Sonra bugünlere gelinmiş, bazen çok şedit olunmuş, bazen de şefkatten gözümüz iyice dönmüş durmuş. Bir türlü terazinin kefesi adalet ile tartılmamış ve hep bir kefesi hafif kalmış. Gelelim bugünlere ve bizim içinde savrulup durduğumuz hayatımıza. Perşembe akşamı gazetenin işi bitip eve doğru gidiyorum. 15 Temmuz Şehitler caddesi boyunca aheste aheste bisikletim ile yola revan oluyorum. Caddeden Acısu yoluna sapan sokağa kadar bir öyle, bir böyle arabadan, motosikleten, uçarak giden bisikletlerden kendimi koruyarak gelebildim. Bu arada yapılan çok sayıdaki kural dışı hareketleri saymaya çalıştım. Hemen hemen 20’ye yakın hatalı(kuralları sıkı şekilde takip ettiğim için biliyorum hata olup olmadığını, rast gele yazmıyorum yani)durumu gördüm. Acısu yoluna girdim ve her zamanki gazete bıraktığım marketin orada durdum. Karşıdaki manava gitmek içinde yürüdüm ve geri geldim. Geldim ama tam yolun ortasında bir araç park etmiş kapısını açık bırakmış öylece duruyordu. Şöyle yanından geçtim ve markete girdim. Bir kişi market sahibi ile konuşuyordu. Biraz bekledim, “bakalım bu kişi mi arabanın sahibi” diye düşündüm. 2 ya da 3 dakika kadar sohbet edildi ve bu kişi marketten çıktı. Evet bildim, bu kişi arabanın şoförüydü. Gitti arabaya ve yoluna devam etti. Şimdi burada bu kişiye hemşehrim, böyle olmaz, diye vaaz vermeye kalksanız büyük bir ihtimal ile yangın çıkar. Haklıdır bu kişi, niye kendimi boşu boşuna yorayım k? Bu ülkede hangi konuda olursa olsun, kurallara uyan sayısı kaç kişi ki? Bas onlara cezayı, memleket olsun gül gibi. Bir daha da kurala uymak neymiş görsün ebesinin örekesini! Bize mi, size mi kalmış kurallara uymak, işinize bakın Allah’ınızı severseniz!      
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2020 - Cumartesi
Erhan GÜNDOĞAR

Kurallara uyana basın cezayı akılları başına gelsin

Kim bir yamukluk yapar veya buyruklara uymaz “tiz kellesi vurula” dermiş elinde güç olan sultan veya emir, denen devletlu kişi veya kişiler. O zamanlarda doğmadığımız için çokta fazla bilemiyoruz durumu. Belki eskilerin en keskin cezası bu kelle alma cezasıdır. Vara yoğa kelle alınmamış ama, hiddetlenen devletlu, hop hemen, “tiz vurula kellesi” diyerek namını hep yürütmek istemiştir. Çok hevesliyim değilim o günlere; hiçte cazip gelmez bana o günler. Ne olur, olmaz, bakarsın kelle gider bir hiç uğruna.

Gerçi Osmanlı’da yasak 3 gün sürermiş. Çabuk vazgeçilirmiş yasaklardan ve sonra “aynı tas, aynı hamam” devam eder gidermiş. Sonra bugünlere gelinmiş, bazen çok şedit olunmuş, bazen de şefkatten gözümüz iyice dönmüş durmuş.

Bir türlü terazinin kefesi adalet ile tartılmamış ve hep bir kefesi hafif kalmış.

Gelelim bugünlere ve bizim içinde savrulup durduğumuz hayatımıza. Perşembe akşamı gazetenin işi bitip eve doğru gidiyorum. 15 Temmuz Şehitler caddesi boyunca aheste aheste bisikletim ile yola revan oluyorum. Caddeden Acısu yoluna sapan sokağa kadar bir öyle, bir böyle arabadan, motosikleten, uçarak giden bisikletlerden kendimi koruyarak gelebildim. Bu arada yapılan çok sayıdaki kural dışı hareketleri saymaya çalıştım. Hemen hemen 20’ye yakın hatalı(kuralları sıkı şekilde takip ettiğim için biliyorum hata olup olmadığını, rast gele yazmıyorum yani)durumu gördüm. Acısu yoluna girdim ve her zamanki gazete bıraktığım marketin orada durdum. Karşıdaki manava gitmek içinde yürüdüm ve geri geldim. Geldim ama tam yolun ortasında bir araç park etmiş kapısını açık bırakmış öylece duruyordu. Şöyle yanından geçtim ve markete girdim. Bir kişi market sahibi ile konuşuyordu. Biraz bekledim, “bakalım bu kişi mi arabanın sahibi” diye düşündüm. 2 ya da 3 dakika kadar sohbet edildi ve bu kişi marketten çıktı. Evet bildim, bu kişi arabanın şoförüydü. Gitti arabaya ve yoluna devam etti.

Şimdi burada bu kişiye hemşehrim, böyle olmaz, diye vaaz vermeye kalksanız büyük bir ihtimal ile yangın çıkar. Haklıdır bu kişi, niye kendimi boşu boşuna yorayım k?

Bu ülkede hangi konuda olursa olsun, kurallara uyan sayısı kaç kişi ki? Bas onlara cezayı, memleket olsun gül gibi. Bir daha da kurala uymak neymiş görsün ebesinin örekesini! Bize mi, size mi kalmış kurallara uymak, işinize bakın Allah’ınızı severseniz!      

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.