ALLAH YOLUNDA İNFAK

Al-i İmran Suresinde meâlen şöyle buyruluyor: “Küfretmiş ve kafir oldukları halde ölüp gitmiş kimseler, her halde bunların her biri, kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verecek dahi olsa, hiç birinden kabul edilmek ihtimali yoktur. Bunların hakkı elim bir azaptır ve kendilerini kurtaracak da yoktur.” Bu ve daha başka Ayet-i Kerimelerden anlaşıldığı üzere Allah indinde din İslam’dan ibarettir. Ve İslam’dan başka bir din arayanın dini kabul edilmez, akıbeti hüsran olur. Allah’a ve Allah’tan gelene tam bir iman ve İslam bulunmadıkça hiç kimse dünya dolusu altınlar infak etmiş olsa bile, Ahirette kendini kurtaramaz.”Daha sonra gelen Ayet-i Kerime ise, mü’minlere ilahi yardıma ermenin, iyilik ve nimetlere nail olmanın yolunu göstermektedir. Bu Ayet-i Kerime’de meâlen şöyle buyruluyor: “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe, siz iyiliğe eremezsiniz. Ma’amafih, her ne infak eyleseniz şüphesiz Allah onu da bilir.” Bu Ayet-i Kerimenin tefsirinde şu ifadelere yer veriliyor: “Şu halde mücerred iman, kemal-i hayra nail olmak için kâfi bir sebep değildir. İman ve ilimden sonra amel ve hususiyle sarf-ü infak da lazımdır. Hem de bu infak ne kadar sevgili şeylerden olursa o kadar kıymetli olur. Allah infak edilen her şeyi bilir ve ona göre ecrini verir. Fakat asıl iyiliğe, hayr-i âlâ’ya ermek, sevilen şeylerden infaka bağlıdır.” Değerli okurlarım “İyilik” diye tercüme edilen “birr” kelimesi hayrın ve iyiliğin en mükemmeli, Allah’ın rahmeti, cenneti ve rızası gibi manalara gelmektedir. Demek ki bir insanın en mükemmeli yakalayabilmesi için sadece iman etmesi yetmez. Hem iman etmesi hem de sahip olduğu imkânların içinde en sevdiklerini, Allah yolunda infak etmesi icap eder. Bir, insanın sahip olduğu imkânlar, mal ve beden gücü cinsinden maddi varlıklar olabildiği gibi, ilim ve nufuz kabilinden manevi şeyler de olabilir. Cenab-ı Hak bir kimseye değerli olarak ne vermişse, onun bu nimetleri Allah yolunda sarfetmesi hem bir kulluk vazifesi hem de verilen nimetlerin şükrüdür. “Velhasıl Allah rızası için sadaka vermek, zekât vermek bir infaktır. Bir makam ve mevkiyi İslamiyet’e hizmet için güzelce idare etmek bir infaktır. Rızay-ı Hak için mahlukatasözle, fiille yardım etmek bir infaktır. Bir mü’min muktedir olduğu halde böyle bir infakta bulunmadıkça iyilik makamına nail olamaz. Rivayet olunuyor ki bu Ayet-i Kerime nazil olduğu zaman eshab-ı kiramdan birçok zatlar Allah yolunda büyük harcamalarda bulunmuşlardır. Hele eshab-ı kiram’ın ve birçok İslam büyüğünün canlarını İslam’ı yüceltmek uğrunda feda ettikleri tarih en sabit bir hakikattir ki bunlar, Allah’a tam teslimiyetin neticesi ve O’na olan muhabbetin parlak birer alametidir.” Dini celil-i İslam’ın yükselmesi için her Müslüman’a düşen vazife Allah yolunda Allah rızası için infak etmektir.