Sevgili okurlar…
Öncelikle yazdığım yazılara göstermiş
olduğunuz ilgiden dolayı teşekkürlerimi bildirmek istiyorum.
Gerek şahsımı arayarak tebrik eden
gerekse mail atarak destek veren tüm okurlarıma sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Gördüğüm eksiklikleri, Giresun’un
sıkıntılarını yeri geldiğinde ise güzel olayları kaleme almaya devam edeceğim.
Bu hafta genel siyaset üzerine konuşmak
istiyorum.
Çünkü geçen hafta BDP’li vekillerin
Karadeniz’e gelme çabası beni bir Türk olarak gerçekten rahatsız etmişti.
Gerçi askerimize, polisimize ve
vatanımıza karşı bölücü hareket içerisine giren her bireyin bu topraklar
üzerinde yaşamasına karşıyım ya neyse.
Biz gelelim onların BDP’lilerin
Karadeniz turuna.
Barış süreci dediler.
Kanlı elleriyle şehit sayısı en çok olan
Karadeniz Bölgesine gelmeye kalktılar.
Amaçları neydi.
Elbette kışkırtma…
İstedikleri oldu mu?
Büyük ihtimal.
Be kardeşim.
Böyle bir mantık var mı?
Sen TSK’nın toplantısına pkknın simgesi
haline gelen kıyafetle gideceksin.
Terörist başının yanına ise takım elbise
ile.
Bu nasıl bir olaydır.
Hangi kanunda yer alır.
Düşünsenize…
TBMM saflarında yerini alan bir vekil
tutuyor,
Bu vatana hainlik yapan,
Binlerce ananın gözyaşlarının sel olup
akmasına neden olan,
Terörist başının yanına çok önemli bir
şahsiyet değeri veriyor.
İmralı’da yediği önünde yemediği
arkasında yaşayan,
Hain, oradan haber gönderiyor.
Yok neymiş,
Pkklıların elinde tutsaklar varmış,
Onlara iyi bakılmalıymış,
Yahu siz kimsiniz?
Avrupa’nın Türkiye’yi bölme oyunlarına
alet olup,
Etnik kimlik ayrımcılığı ile bu ülkenin
evlatlarını birbirine kırdırmaya çalışanlar,
Tutup Karadeniz’e barış turuna
çıkmışlar.
Kim yer bu martavalı.
Bu memlekette barış olacaksa,
O kanlı eller, yargı önüne çıkmalı,
Dağdan inip karşımıza gelmemeli,
Askerimize kurşun sıkan ve sıktıranlar,
Önce hesap vermeli.
Gerekiyorsa,
İdam edilmeli.
Sonra barış sürecine gidilir.
Daha önce de belirtmiştim.
Kimse ülkede savaş istemez.
Etnik kimlik ayrımcılığı yapmaz.
Bu yollarla Türk’ü Türk’e kırdırmak
isteyenler,
Amaçlarına ulaşmamalı…