A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 0

Filename: controllers/Amp.php

Line Number: 37

Backtrace:

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Amp.php
Satır: 37
Fonksiyon: _error_handler

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once

BİR ZAMANLAR TÜRKİYE

BİR ZAMANLAR TÜRKİYE

AH BİR ÇOCUK OLSAYDIM “Ah bir çocuk olsaydım, parklarda oynasaydım, dertten kederden uzak, arkadaşlar bulsaydım” Eskiden çocukluk; gece gözler görmeyene kadar oynamaktı sokaklarda, Şimdilerde ise gözler kör olana kadar bilgisayar başında durmak oldu. Eskiden kimisi el becerisi olan ve oynanılan oyuncaklar, Çocukların hem yaratıcılıklarını hem de sosyalleşmesini sağlardı. Bu gün ise çocuklarımız giderek yalnızlaşıyor. Beton duvarlar arasında sıkışıp kalan çocuklarımız, Enerjilerini boşaltmak için şiddet içerikli bilgisayar oyunlarında buluyorlar eğlenceyi… Aslında o bilgisayar oyunları kadar sayısız sokak ve ev oyunları saymak mümkün! Bir zamanlar bizlerin masumca oynadığı o oyunlar… Saklambaç, körebe, üç taş, beş taş, dokuz taş, deve-cüce, gece-gündüz, evet-hayır, köşe kapmaca, misket oyunu, çelik çomak, güvercin taklası, uzun eşek, birdir bir, yumurta dövüştürme, simit, yağ satarım, bezirgan başı, dansa davet, yakan top, şaşırtma oyunu, isim şehir, pas, kulaktan kulağa, havalı istop, yerden yüksek, el üstünde kimin eli, isim türetmece, ip çekmece, ip atlama, dalye, bicik, zımba, onbir elli, don ateş, limon, yüzük oyunu, uşlamba, tura, tot, hacı yatmaz, pembe nine, alaylar, dönmece, yedi kiremit, sıçratan top, abu damya, uçak, sek sek, topal karga, ben çarşıya gittim, hırsız-polis ve daha niceleri… “Nerde o saf dostluklar, nereye kayboldular, O çocukluk günlerim mazide mi kaldılar?”   …Günümüzde rafa kalkan ya da pek az kullandığımız alışkanlıkları aslında çok özledik. Hani eski şarkılar, kaset ve plaklar, Nerede o siyah-beyaz ve dalgalı televizyonlar, Sadece birkaç evde televizyon olan komşular, Mahalle halinde film izleme keyfine varanlar, Nerede dedelerimizin, büyükannelerimizin bize akşamları anlattığı masallar, Odaların duvarlarında asılı, desenli ya da resimli halılar, Gaz lambasında yapılan dersler, okunan kitaplar, Babamızın bize yaptığı tahta araba ve tabancalar, Bahçeler de kuş vurduğumuz sapanlar, Nerede okul önlerinde pamuk şeker satan amcalar, Bir mazi oldu eski haberleşilen araçlar, Anlayabilirler mi mektubun zevkini şimdi ki çocuklar?, Aynı mektubu okumayı tekrar tekrar, Telgraf nedir, kartpostal nedir? Sorsan anlamazlar…   Eskiden mektup vardı, şimdi kısa mesaj, Eskiden telgraf vardı, şimdi e-posta Eskiden kartpostal vardı, şimdi instagram. Örnekle anlatabileceğimiz ancak bu kadar…   “Seller gibi coşardım, kanatlanır uçardım, Bu duygular içinde, ah bir çocuk olsaydım. Ahhhh bir çocuk olsaydım…”