DİN-İ CELİL- İSLAM

Din-i Celil-i İslam’ın tesis ve tebliği esnasında Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve O’na tabi olan Eshab-ı Kirâm (r.anhüm) Hazerâtı, Müşriklerin, Ehl-i Kitab’ın ve münafıkların akla hayale gelmeyecek sıkıntı ve taarruzlarına maruz kalmışlar. Ancak bu durum onların imanlarına ve Allah yolundaki gayretlerine zerre kadar zarar verememiş, neticede Mekke-i Mükerreme’nin Fethi ile İslam’ın ve Müslümanların mutlak galibiyeti tahakkuk etmiştir. Bununla birlikte Din-i Celil-i İslam’ı kabul edemeyenlerin İslam’a karşı taarruzları, zaman içerisinde değişik şekiller alarak, günümüze kadar her devirde devam ede gelmiştir. Zamanımızda da Müslümanları ifsat etmek, onların iman ve itikatlarına zarar vermek için değişik görüntüler altında faaliyetler devam etmektedir. İşte bu sebeple, Şeâir-i İslam’ın müdafaa edilmesi, ahkâm-ı ilahiyenin doğru ve sağlam bir şekilde yeryüzünde devamının temin edilmesi, Müslümanların akide ve amellerinin muhafaza edilmesi icab etmektedir. Ki bu maksatlarla yapılan her türlü hizmet Allah yolunda nöbet tutmak manasına gelir. Allah yolunda nöbet tutmak ayet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde “Rabıta ve Ribat” kelimeleriyle ifade edilmektedir. Al-i İmran Suresi’nde meâlen şöyle buyruluyor: “Ey İman edenler, sabredin, sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, hazır ve rabıtalı bulunun ve Allah’tan korkun. Umulur ki felah bulursunuz.” Ribat Allah yolunda mülazemettir. Bu kelime esasen “rabt-ı hayl”tabirinden alınmıştır. Rabt-ı hayl at bağlamak demektir ki düşmana karşı atını bağlayıpgözetleme halinde olmak manasınadır.”1 Ancak bunun şekli, hiç şüphesiz zamanın şartlarına göre değişiklik arz eder. Ribat yani Allah yolunda nöbet tutmanın faziletini ifade eden birçok hadis-i şerif vardır. Sahih-i Buhari’de geçen bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: “Allah yolunda bir gün nöbet tutmak dünya ve onun içindekilerden dahahayırlıdır.”Yine Sahih-i Müslim’de geçen başka bir hadis-i şerifte de “Allah yolunda bir günve bir gece nöbet tutmak bir aylık (nafile) namaz ve oruçtan hayırlıdır. Allah yolunda nöbettutarken vefat eden kişi, yaptığı amelin sevabını almaya devam eder, Allah katında merzukolur ve şeytanın fitnesinden emin olur.” Yine bu mevzuda “Allah yolunda nöbet beklerken kılınan namaz iki milyon namaza muadildir” şeklinde başka bir hadis-i şerif de rivayet edilmiştir. Değerli okuyucularım   Aynı ayet-i kerimenin tasavvufî tefsiri de şöyledir. Bu ayet-i celilede Allahdüşmanlarına karşı nöbet beklemek emrediliyor. Malum iki türlü düşman vardır. Biri yukarda bahsettiğimiz zahirî düşmanlardır ki onların saldırıları karşında kişi vefat etse şehid olarak vefat eder. Diğeri ise insanın düşmanlarının en şiddetlisi olan nefs-i emmare’dir. Zira nefis karşısında mağlup duruma düşülürse Allah muhafaza  ahireti kaybetme korkusu vardır. Peygamber-i Zişan Efendimiz Tebük Harbi’nden döndükleri zaman, “Küçük cihattan büyük cihada döndük. Büyük cihat kişinin nefsiyle mücadelesidir” buyurarak bu hususa işaret etmişlerdir. O halde dünyevi hayata kasdeden düşmanın karşısında nöbet beklemek vacip olunca, uhrevi hayata kasdeden o en büyük düşman karşısında nöbet beklemek evleviyetle vaciptir.Ribat, Allah’a bağlılık ise Allah yolunda hizmet etmek ilahi emirleri yerine getirmekle mümkündür.