DİNİ CELİL-İ İSLAM'A HİZMET
Saff Suresi’nde meâlen şöyle buyruluyor: “Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun.Nitekim Meryem oğlu İsâ da havarilerine ‘Allah'a giden yolda bana yardımcı olacaklarkimlerdir?’ diye sorduğunda Havariler, ‘Allah'ın yardımcıları biziz’demişlerdi. Sonraİsrâiloğulları’ndan bir kısmı iman etmiş, diğer bir kısmı da inkârcılık etmişti. Biz inananlarıdüşmanlarına karşı destekledik, böylece üstün geldiler.”
Yukarıda meâlini verdiğimiz ayet-i kerime şu şekilde tefsir olunuyor: “Onun için Ey
İman edenler! Allah'ın yardımcıları olunuz, yani bu müjdelere ermek için iradelerinizi Allah
yolunda sarf ederek Allah için, O'nun rızasına kavuşmak için, Allah’ın dinine ve Rasulüne
yardımcı olunuz. Meryem oğlu İsa'nın Havarilere dediği gibi: “Benim Allah'a doğru,
yardımcılarım kimdir?” Yani ben Allah'a doğru giderken Allah’ın nusretine kavuşmak için
bana yardım edecek, benimle beraber ona kavuşmak isteyen yardımcılarım kimlerdir? Buna
cevaben Havariler, "O Allah yardımcıları biziz", dediler. İşte siz de Ey mü’minler! İsa (a.s.)'ın
Havarileri gibi Allah-ü Teâlâ’nın yardımcıları olunuz. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in davetini kabulederek Allah'a tam bir iman ile yardım ediniz.”Ancak unutulmamalıdır ki bugünün
Hristiyanlarının, tevhid akidesinden uzaklaşmış olmaları itibariyle İsa (a.s.)’ın getirip tebliğ
buyurduğutevhid akidesi ile alakaları kalmamıştır.
Allah’a ve Rasülü’ne yardım etmek, Din-i Celili İslam’a, İslam’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim’e,
o kitabı bize tebliğ edip Sünnet-i Seniyyesi ile tefsir eden Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e
yardım etmek, O’nun sünnetine tabi olup, O‘nun yolundan gitmek, bu uğurda hizmet etmek
demektir. Burada ferdi ve ictimâi olmak üzere iki cihet vardır. Yani evvela her Müslüman
ferdi olarak irade-i cüz’iyyesini Allah’ın rızasına muvafık amellerde kullanmalı, kendisi Din-i
İslam’ı yaşamaya çalışmalı, sonra da başkalarının da bu nimete erebilmesi için gayretgöstermeli, bu uğurda hizmet edenlere yardımcı olmaya çalışmalıdır. Bu o kadar kıymetli bir
vazifedir ki; Mevla’mız, Allah’ın dinine, kitabına hizmet ve yardım etmenin kıymet ve değerini
“Allah’a yardım” tabiri ile beyan buyurmuştur.
Siz kıymetli okurlarım
Niyet ve iradelerini, Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve dinine hizmet etmek
istikametinde kullananların ve bunun neticesinde Allah’ın yardımına mazhar olanların elde
edecekleri mükâfatlar da beyan olunmuştur.
A’raf Suresi’nde; “…O peygambere inanıp O’na saygı gösteren, O’na yardım eden ve
O’nunla birlikte gönderilen nûra tabi olanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.”
buyruluyor. Bu ayet-i kerimenin tefsirinde şu ifadelere yer verilmiştir: “O nebiyy-i Zî-şan’a
iman edenler ve O’nu düşmanlarına karşı müdafaa ile kuvvetlendirenler, O’na yardımcı
olanlar, dinin yayılması ve ahkâmın tatbiki hususunda hizmet ve yardım etmeyi haslet
edinenler ve onunla birlikte indirilmiş bulunan nura tabi olup arkasından gidenler, yani hem
onun nübüvvetiyle beraber getirdiği nur-i Kur’ân’a hem de sünnet ve siretine, emir ve
nehiylerine cidden itaat edip arkasından gidenler, ancak onlar felah bulanlardır. Dünya ve
Ahiret hasenesinekat’iyyen erecek ve azaptan muhakkak surette kurtulacak olanlar, yine
onlardır.”
Allah’ın dinine hizmet ederek Allah’ın yardımına nail olanların, dünyadaki mükâfatları
ile alakalı olarak da Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyorlar: “Ümmetimden bir
topluluk Allah’ın emri ile kaim olmaya devam edecekler. O topluluğu terk edip onlara
muhalefet edenler, o topluluğa zarar veremezler. Onlar kıyamete kadar Allah’ın emri üzere olacaklardır.”
Dinimizi yaşatmak bu dine hizmet etmekle olur. Bugün hizmet ediyoruz diye Siyonistlere ve İsrail’in uşağı olarak yapılan sözde hizmet Müslümanları kandırmaktan başka birşey değildir. Müslümanın uyanık olması, dinine ve kitabımız Hz.Kur’an-ı Kerime hizmet edenleri iyi bilmesi ve tanıması lazımdır. Gaflete düşmeyelim. Düşenlerimizi de uyaralım ki dinimizi Mevla’mızın izni ile ilelebet ayakta tutabilelim.