Diyabet, geri dönüşü olmayan organ hasarlarına yol açabiliyor

Bayındır İçerenköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ferit Kerim Küçükler, diyabet hastalığının sadece kan şekeri yüksekliği anlamına gelmediğini, damar sistemine ciddi hasarlar verebildiği için tüm organları etkileyebildiğini bildirdi.

Bayındır Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, diyabet hastalığı, pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi veya ürettiği insülinin vücut tarafından etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda ortaya çıkıyor. Yüksek kan şekeri ile seyreden bir hastalık olan diyabet hastalığı, kandaki şekerin hücrelere girememesi neticesinde hastanın kan şekeri seviyesinin yükselmesine neden oluyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Bayındır İçerenköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ferit Kerim Küçükler, diyabet hastalarının yüzde 84,1'inin (451 milyon) tip 2 diyabet, yüzde 13,7'sinin (71 milyon) tip 1 diyabet ve yüzde 2,2'sinin (12 milyon) hamilelikte ortaya çıkan diyabet hastası olduğunu belirtti.

Tip 1 diyabetin bağışıklık sisteminin kendi pankreasına saldırması sonucu oluşan (otoimmün) bir hastalık olduğunu aktaran Küçükler, "Pankreasın insülin üreten hücreleri zarar gördüğü için yeterli insülin üretilemez. Tip 1 diyabet, genellikle çocukluk veya gençlik döneminde görülür. Tip 2 diyabet, en yaygın görülen diyabet türüdür. Obezite, hareketsiz yaşam tarzı, aile öyküsü ve bazı ilaçlar gibi risk faktörleri, tip 2 diyabet gelişme riskini artırır. Gebelik (gestasyonel), diyabet sadece gebelik döneminde ortaya çıkan şeker hastalığıdır. Bu kişilerde doğum sonrası şeker düzeyi normale gelse de ileri yaşlarda diyabet gelişme riski artar." açıklamasında bulundu.

- "Diyabet hastalığı organlarda hasara neden olabilir"

Diyabet hastalığının sadece kan şekeri yüksekliği anlamına gelmediğini, damar sistemine ciddi hasarlar verebildiği için tüm organları etkileyebildiğini aktaran Küçükler, "Diyabet tedavisinde amaç, kan şekeri seviyeleri kontrol altında tutulurken aynı zamanda oluşabilecek komplikasyon risklerini azaltmaktır. Komplikasyon oluşmuş olan hastaların takibi en iyi şekilde yapılmalıdır. Bu nedenle endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı, diyabet hemşiresi, diyabet diyetisyeni, diyabet psikoloğu, podolog, kardiyoloji uzmanı, göz sağlığı ve hastalıkları uzmanı, nöroloji uzmanı, üroloji uzmanı, psikiyatri uzmanı, nefroloji uzmanı, ortopedi uzmanı, plastik cerrahi uzmanı ve diş hekimi multidisipliner bakış açısı ile çalışmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Küçükler, diyabetli kişilerde kalp hastalığı ve inme riskinin yüksek olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu, diyabetin en ciddi ve en ölümcül komplikasyonlarından biridir. Diyabetik böbrek hastalığı, böbreklerin kandan atıkları filtreleme yeteneğini kaybetmesine neden olur. Diyabetik böbrek hastalığı, böbrek yetmezliğine ve diyaliz veya böbrek nakli ihtiyacına yol açabilir. Diyabetik retinopati, gözdeki sinirlerin ve damarların hasar görmesine neden olur. Diyabetik retinopati, görme kaybına veya körlüğe yol açabilir. Diyabetik nöropati, vücudun çeşitli bölgelerinde sinir hasarına neden olur. Diyabetik nöropati, ayaklarda ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma ve ağrıya neden olabilir. Ayrıca cinsel işlev bozukluğu ve sindirim sorunlarına yol açabilir. Diyabetik sinir hasarı ve kan dolaşımındaki bozulma, ayaklarda yara ve enfeksiyonlara yol açabilir. Diyabetik ayak, ayak ülserlerine, kangrene ve hatta organ kesilmesine kadar ilerleyebilir. Ayrıca diyabet; kronik karaciğer hastalığı, safra kesesi hastalığı, diş çürükleri, kemik erimesi ve depresyona da neden olabilir."

Diyabet tedavisinin standart bir tedavi olmayıp her hastaya özgü olarak planlandığını işaret eden Küçükler, “Diyabet tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisinden oluşur. Diyabetli kişilerin diyet düzenlemeleri kısa süreli değil ömür boyu sürmelidir. Bu beslenme şekli ölçülü bir şekilde meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız protein gibi besinleri içermelidir. Yağ tüketiminde ise sadece zeytinyağı ve daha az miktarda tereyağı tercih edilmelidir. Şeker, şekerli ve tatlandırıcılı içeceklerden kaçınılmalıdır. Egzersiz de kan şekeri düzeylerini düşürmeye yardımcı olur. Diyabetli kişiler, haftada en az 150 dakika orta düzeyde veya 75 dakika şiddetli egzersiz yapmalıdır. Bazı diyabetli kişiler ise ilaç tedavisine ya da insülin tedavisine ihtiyaç duyar. Bu nedenle diyabetli hastaların, düzenli kan şekeri takipleri yapması, diyabet eğitimleri almaları ve doktor kontrolü altında olmaları gereklidir." ifadelerini kullandı.