GARSUN! TUZU GETİR...

Müşteri gelip masasına oturdu… Gelen garsona yemek siparişini verdi. Tabiî ki bir şeyi unuttu… Az sonra yemekleri geldi… Alışkanlıktan olacak eli tuzluğa gitti… O da ne? Masada tuzluk yok… Vay be, demek bu lokanta da tuzlukta sipariş edilecekmiş. İşte ben onu unutmuşum der içinden. Garsonu çağırır. “Tuzlukta sipariş mi edilecekti, masa da yokta “der. Garson: “Bundan sonra böyle masalara tuzluk koyamayacağız. Çünkü emir yüksek yerden, o nedenle kusura bakmayın.”der. Müşteri:” Peki, biz şimdi bu yemekleri tuzsuz mu yiyeceğiz?” Garson:”Hayır efendim tuzu ayrıca söyleyeceksiniz. Bizde yetişebilirsek getireceğiz. Çünkü tuz masada olursa yemeğinize hemen dökersiniz. Masada olmazsa belki tuzsuz yemeye de alışırsınız der.” Müşteri:”Allah… Allah der. Demek bundan sonra ağız tadı ile lokantalarda bir yemek yiyemeyeceğiz. Acaba bizim evdeki masalarımıza da tuzluk yasağı getirilecek mi”,diye içinden geçirir. Gerçi tuzun ve de tuzlu yemeğin insan vücuduna zararları dünyaca kanıtlanmış. Fakat bu birden olmamalı. Garson veya lokanta sahipleriyle, müşterileri karşı karşıya getirmemeli. Yarın bir tuz yüzünden garson ile müşteri arasında tatsız bir olay olursa bunun vebalini kim üstlenir? Bu önlemin yerine, bir broşür hazırlanarak tuzun zararları belirtilerek basılmış olan broşürler lokantalarda masalara bırakılırsa, müşteri yemek servisini beklerken bunları okur ve kendi kararını kendisi verir. Yasaklarla bir yere varamayız. Bunun örneği sigaralarda… Eskiden liselerde görüşürdü sigara içenler, şimdi ilkokullara indi. Tabiî ki sigara içenleri kapalı yerlerden sokağa çıkarırsak, onları gören körpe yavrular özenir ve sonuçta böyle olur. Ne diyelim… Büyüklerimiz bu hususta daha deneyimli ve tecrübelidir. Muhakkak ki onların tecrübelerinden istifade etmek gerek…