İklim Değişikliğiyle İlgili Felaketler İçin Savunmasız Ülkeler Korunmalı

Howden CEO'su David Howden yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin etkileri konusunda özel sektör tarafından atılması gereken adımlara dikkat çekti. İklim değişikliği tehdidine daha çok maruz kalan güney yarımküredeki ülkeler için iklim risklerinin çok daha hayati olduğuna dikkat çeken Howden, “Cambridge Üniversitesi'yle birlikte odak noktasına binaları değil; tüm ülkenin korunmasını alan bir araştırma yaptık. Araştırma raporu, sigortalanabilir olan iklimle ilişkili felaketler nedeniyle en korunmasız ülkelerin GSYH’larının yüzde 100'ünü kaybedilebileceğini gösterdi. İklim değişikliği kaynaklı bir felaket gerçekleştiğinde ve hatta öncesinde müdahale etmek için garanti verilmiş ve önceden kararlaştırılmış bir finansman yapısı kurmak bu ekonomilerin yok olmamasını sağlayacak önemli bir yol olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

Risk altındaki ülkelere daha fazla yatırım yapılmalı

İklim değişikliğinin etkileri söz konusu olduğunda asıl sorunun ülkelerin taşıdıkları riskler nedeniyle sigortalanamaz oluşundan kaynaklanmadığını söyleyen Howden, “Mesele, bu ülkelere gereken oranda prim ödeyecek bir kimse olmayışı” dedi.  Kayıpları GSYH'nın bir yüzdesi olarak ele alan araştırma kapsamında ekonominin tamamına yönelik riski anlayarak, önceden kararlaştırılan finansmana bir garanti vermenin ne kadara mal olacağının hesaplanabildiğini belirten Howden konuşmasında, iklim risklerine çok daha açık ülkelerle birlikte çalışma konusundaki kararlılıklarını vurgulayarak, bu ülkeleri daha fazla yatırım yapılabilir hale getirmenin hayati olduğunu belirtti ve özel sektöre bunun arkasında durması ve projenin hayata geçirilebilmesi için bağışçı ülkelerin destek sağlaması için çağrıda bulundu.

Howden Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Bölge CEO’su Atınç Yılmaz, “Enerji dönüşümünü hızlandırmak, karbon piyasasındaki riskleri azaltmak ve afet yardımı finansmanını güçlendirmek, öncelik verdiğimiz temel konular arasında yer alıyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar için sigorta veya kamu finansmanı son derece düşük seviyelerde. Hayatları ve geçim kaynaklarını kurtarmak gibi hayati bir görev, büyük ölçüde kaynakları her zamankinden daha kısıtlı olan insani yardım kuruluşlarına düşüyor” dedi.