A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 0

Filename: controllers/Amp.php

Line Number: 37

Backtrace:

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Amp.php
Satır: 37
Fonksiyon: _error_handler

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once

ANADOLU BOZKIRINDA AÇAN GELİNCİKLER

ANADOLU BOZKIRINDA AÇAN GELİNCİKLER

Gelincik bir çiçek adı. Kırmızı açan, kırmızının en güzeli bir çiçek. Ekin tarlalarında, kırlarda bir-iki yıllık ömrü olan bir çiçek gelincik. Genelde nisan ve mayıs aylarında açar Anadolu’da. Kendiliğinden hiçbir müdahale olmadan, ekilmeden, dikilmeden açar uygun ortamı bulduğunda. Saymaya kalksanız sayamazsınız, belki binlerce, belki on binlerce, yüz binlerce ve hatta milyonlarca açar tarlalarda, bahçelerde. Gelincik çiçeğini çok severim.  Gelincik bayrağımın rengini taşıyor, bayrağım gibi rüzgarla o da dalgalanır kırlarda, ovalarda, Anadolu bozkırında. Çünkü o baharın muştusu. Umudun, sevincin, geleceğin ve aydınlığın habercisi. Gelincik çiçeği ayrık otlara rağmen, onlara inat açan sağaltım (tedavi) özelliği de olan bir çiçek. Tıpkı Köy Enstitüleri gibi. Nisan ayının eğitim tarihimizde çok önemli bir yeri vardır. 72 yıl önce 3803 sayılı kanunla açılan Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’da TBMM’de kanunlaşarak yürürlüğe konmuştur. Köy Enstitüleri; köy öğretmen ve eğitmenleriyle köylerde tarım ve sağlık görevlisi olarak çalışacakları yetiştirmek amacıyla kurulmuş eğitim kurumlarıdır. Cumhuriyet yönetiminin toplum yapısını yönlendirici uygulamalarının en belirgin örneklerindendir. Köy Enstitülerinin kuruluşuna giden  ilk tohum CHP’nin 1935’teki IV. Kurultayında atılmıştır. Bu kurultayda ilköğretimin yaygınlaştırılması amacıyla bir dizi karar alındı. Bunların en önemlisi, askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapan köy gençlerinin kısa bir eğitimden geçirilerek kendi köylerinde eğitmen olarak görevlendirilmesiydi. İlk uygulama 1936’da başladı ve 84 köylü genç Eskişehir’e bağlı Çifteler’de açılan bir kurstan sonra köy eğitmeni olarak görevlendirildi. Uygulamanın başarılı olması üzerine kursların sayısı artırıldı, eğitmenlere toprak, tohumluk ve tarım araç-gereci de verilerek, bulundukları bölgede tarımsal çalışmalara öncülük etmeleri sağlandı. 1937’de konu daha kapsamlı bir biçimde ele alındı ve Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’ın hazırlattığı bir program çerçevesinde Eskişehir Çifteler’de (1937), İzmir Kızılçullu’da (1937), Edirne Kepirtepe’de (1938) ve Kastamonu Gölköy’de (1939) deneme niteliğinde dört öğretmen okulu açıldı. Bu çalışma Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığını üstlenmesiyle birlikte daha da genişletildi. Başlatılan yeni programın mimarı, dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç oldu. 17 Nisan 1940’ta çıkarılan 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu önceki deneme okullarının enstitüye dönüştürülmesini ve ayrıca 17 yeni köy enstitüsü açılmasını öngörüyordu. Bu okulların her birinin bir çevresi olacak ve bu çevre içinde yer alan illere, nüfusa göre öğrenci kontenjanı ayrılacaktı. Enstitülere, beş yıllık köy okullarını bitirenlerle üç yıllık okulları bitirenlerden iki yıllık hazırlık sınıfını başarıyla tamamlayanlar alınacaktı. Karma öğretim sistemine dayanan enstitülerin öğrenim süresi beş yıldı. Öğrencilerin ilk üç yıllık başarı düzeylerine bakılarak en başarılılar öğretmenliğe, geri kalanlar öteki köy hizmetlerine yönlendirilecekti. Okullar aynı zamanda birer tarım işliği, sağlık ocağı olarak işlev görecek, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri buralarda yapılacaktı.1942 yılında çıkarılan 4274 sayılı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanunu’yla Enstitüler sağlam bir yapıya kavuştu. Milli Eğitim Bakanlığının ayırdığı ödenekle, öngörülen 21 Köy Enstitüsünün kısa sürede kurulup tamamlanması olanaksız olduğundan, gerek yapım, gerekse öğretim ve uygulama harcamalarının karşılanmasında  köy bütçelerine  ve imeceye de başvuruldu. Enstitülere alınan öğrenciler okulun yapım işlerinde ve örnek tarım uygulamalarında da görev aldılar. Köy Enstitülerinde okutulan derslerin % 50’si kültür, %25’i tarım, % 25’i de teknik dersleriydi. Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek amacıyla 1942-43 öğretim yılında Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsüne bir Yüksek Köy Enstitüsü eklendi. Köy Enstitülerinin en başarılı öğrencileri, öğretmenler kurulu kararı ve sınavla üç yıllık bu okula alındı. Köye yönelik bir araştırma enstitüsü olması da amaçlanan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünde Türkiye’nin en seçkin eğitimcileri, üniversite öğretim üyeleri ve devlet yöneticileri görev aldı. Bu enstitü, kapatıldığı 1947 yılına değin 209 mezun verdi. Köy Enstitüsü mezunu ilk 1941 öğretmen 1944 yılında köy okullarında görev aldı. Kapatıldıkları 1953 yılına kadar 1398’i bayan, 15943’ü erkek olmak üzere 17341 köy öğretmeni diploma aldı. 1936-1947 yılları arasında faaliyet gösteren eğitmen kurslarından ise 8675 eğitmen mezun oldu. Sağlık bölümlerinden de 1248 sağlık memuru yetişti. 1946’da Demokrat Partinin (DP) iktidara gelmesiyle birlikte Köy Enstitülerine karşı yoğun eleştiriler artmaya başladı ve 1954 yılında Köy Enstitülerinin adı İlköğretmen Okulu olarak değiştirildi. Çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirmenin ve köy çocuklarına öğrenim olanağı sağlamanın yanı sıra Türkiye’nin kültür hayatına damgasını vuran Köy Enstitüleri, yöneltilen bütün eleştirilere karşın ömrü biraz daha uzun olsaydı hiç kuşkusuz 72 yıl sonra hala “Haydi Kızlar Okula Kampanyası” düzenlemek zorunda kalmazdık.