A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 0

Filename: controllers/Amp.php

Line Number: 37

Backtrace:

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Amp.php
Satır: 37
Fonksiyon: _error_handler

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once

AĞACA TÜNEYEN ŞAPKA

AĞACA TÜNEYEN ŞAPKA

          Şapka kanununa ben de yetiştim. Giymeyenlerin yargılandığı, muhalefette ileri gidenlerin idam edildiği, şu serpuş inkılâbı.  Hoş, hala yürürlükte olmasına rağmen kanunu çıkaranlar da giymiyor artık. Onca cana mal oldu, yazık… Ben de yetiştim dedimse, benimki, saltanatını okullarda sürdürdüğü son dönemlerine rastlar.                     Ortaokul ve lise kıyafetlerinin zorunlu aksesuarlarındandı şapka. Sabah yoklamalarında şapkasızlar okula alınmazdı. Uzaktan bakıldığında, okul kapıları yabani mantar tarlasını andırırdı. Şapkalar yıkamaya pek uygun olmadığı için içlerine keskin ter kokusu sinerdi ve o koku dersliklerin tabii kokusu haline gelirdi.          İyi hatırlıyorum, bir perşembe günüydü. Okul çıkışı arkadaşlarla sinemaya gittik. Şapkayı sinemada unuttuğumu evin kapısında fark ettim. Sinemaya geri döndüğümde onu bulamadım. Eve girerken yoklama yapılmıyordu ama okula nasıl gidecektim? O sene kaybettiğim ikinci şapkaydı ve o yıllarda bu lüzumsuzları bir yerlerde unutmak ‘sıradan vaka’ sayılıyordu. Böyle durumlar için geliştirilmiş ve her defasında kesin sonuç veren yöntemlerimiz vardı.           Şapkalılar okula girdikten sonra, arka pencereden şapkasızlara takviye yaparlardı. Ürkütülmüş karga sürüsü gibi uçuşurdu havada şapkalar. Manzara, rüzgârlı havalarda daha da ilginç hale gelirdi.          Sıra arkadaşım üçüncü kattan şapkasını bana attığı anda rüzgâr da beraberinde geldi. Şapka önce pike yaptı, sonra tekrar yükseldi, bir sağa bir sola gitti, biraz daha yükselerek okulun köşesindeki çınar ağacının ulaşılmaz bir dalına kondu. İçerisine ağırlık yerleştirilerek atılan ikinci şapka ile o günü atlattım. Pazartesi günü yeni şapkamla okul bahçesinde ön sırada yerimi aldım. Okul müdürü önemli bir haber hazırlığına girdiğinde, bu, yüzünden okunurdu her zaman. Müdürün, “ okullarda şapka giyme zorunluluğu kaldırılmıştır” duyurusuyla birlikte, bizim okulun ve Türkiye’deki bütün okulların bahçesindeki şapkalar havaya fırlatıldı, yükseldi, kara bulut oldu ve kayboldu (Kep fırlatma ritüelinin bu olaydan kaynaklandığı söylenir). Sonunda kafamız güneşle tanıştı.         Ağaca tüneyen şapkayı düşürmek için yapılan hamleler okulun birkaç camına mal olduysa da şapka direndi. Okullar tatile girdi. Yaz geldi geçti. Okullar tekrar açıldı.  Yediği yağmurlardan, emdiği güneşten biraz solmuş, biraz çekmiş, biraz yıpranmış,  ama yine de yeni gelen öğrencileri selamladı tek başına.  Yalnızlığa daha fazla dayanamayıp sonbahar rüzgârlarına teslim olduğu söyleniyor. Aradan yıllar geçmiş olsa da; o ağacın yanından geçerken şapkanın tünediği dala takılır gözüm. Ter kokusu ile birleşen hatıra, eski bir tebessümle uçup giden hayallere karışır her defasında.