Utanma,
çekinme, vazgeçme, tövbe etme gibi manalara gelen hayâ kelimesi, ahlaki terim
anlamında da nefsin çirkin davranışlarından rahatsız olup onlardan
kaçınmasıdır. Bir diğer ifade ile kötü bir işin yapılmasından ya da iyi bir
işin terk edilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı olarak da
açıklanabilir. İffet ise; haramdan uzak durmak, helal ve güzel olmayan söz ve
davranışlardan sakınmaktır. Bu duygu ve davranışlar İslam’ın, insanlığa imanın
da bir parçasıdır. Zira Peygamberimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle
buyurmaktadır. “Her dinin bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.”
Mü’min’in
hayâ sahibi olması gerektiğini belirten sevgili Peygamberimiz bir başka hadis-i
şeriflerinde “İman yetmiş küsur şubesidir. En üstünü Allah’tan başka bir ilah
bulunmadığına iman etmek, en alt derecesi de insanlara zarar verecek şeyleri
yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imandan bir şubedir.” Buyurmuştur. Bu konu dini
kaynaklarımızda; “Allah’a karşı hayâ, kulun O’nun emir ve yasaklarına uyması,
insanlara karşı haya, onlara eziyet etmemesi, yanlarında çirkin işler yapmaması
ve kötü söz söylemekten kaçınması, kişinin kendisine karşı hayası ise edepli
olması” şeklinde tanımlanmasıdır.
Siz
değerli okurlarım
İyi
ve kötüyü ayırt etmede hayâ ve iffet duygusu son derece önemlidir. Nitekim
Peygamberimizin “Utanmıyorsan dilediğini yap” cümlesinin geçmiş peygamberlerden
beri söylenegeldiğini ifade etmektedir. Allahü Tealâ da “Kim de Rabbinin
huzurunda duracağından korkar ve kendini nefsani arzulardan alıkoyarsa,
şüphesiz, cennet onun varacağı yerdir.” buyurularak edep ve hayâ sahibi
insanları cennetle müjdelemektedir.
İnsanın
en güzel ahlaki hasletlerinden olan iffet hakkında Rabbimiz şöyle
buyurmaktadır. “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphesiz Allah
onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle,
gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.” Peygamber Efendimiz de “Kim
bana dilini ve iffetini koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.” buyurmaktadır.
Satırlarıma
son verirken bu konuyu en veciz şekilde anlatan bir hadis-i şerif ile
bitiriyorum. Sahabe-i kiram’dan Abdullah b. Mesud anlatıyor. Resulüllah
(s.a.v), “Allah’tan hakkıyla haya edin.” Buyurdular. Biz de, “Ey Allah’ın
Rasulü, elhamdülillah, biz Allah’tan hayâ ediyoruz.” dedik. Bunun üzerine
Efendimiz (s.a.v) şu açıklamayı yaptı. “Söylemek istediğim bu değil. Allah’tan
hakkıyla hayâ etmek, başı ve onun taşıdıklarını, karnı ve onun ihtiva
ettiklerini kontrol altında tutmak, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır.
Kim ahreti dilerse dünya hayatının zihnetini terk eder. Kim bu söylenenlerini
yerine getirirse, Allah’tan hakkıyla hayâ etmiş olur. Rabbim bizleri hayâsızlıktan
muhafaza buyursun.