NEFİSLE MÜCADELE

Tehlikeli ve zararlı olan nefsin ıslahı ve Allah’ın razı olduğu güzel ahlaklar ile ahlaklanabilmesi, sadece ve sadece maneviyat ile mümkündür. Nefs-i Emmare, nur-i ilâhinin tesiri ile bütün bu kötü ahlakından kurtulup Nefs-i Mutmainne olarak Allah’ın razı olduğu hallerle bezenme kabiliyetine sahiptir. Seyr-i Süluk tabir edilen bu yolculuk esnasında vaki hatalar, kusurlar ve eksiklikler sebebiyle daima Allah’a tevbe halinde olmak lazımdır. Üzerimizdeki iyi ve güzel halleri, Allah’ın rızasına muvafık vaziyetleri, Dinin emirlerine uyma ve Allah’ın dinine hizmet esnasındaki tüm muvaffakiyetleri Allah’dan bilip O’na, Rasülüne ve evliyalara izafe etmek; buna mukabil tüm hata ve kusurların, tüm eksikliklerin nefsimizden kaynaklandığının farkına varıp bunlardan dolayı tevbe ve istiğfar halinde bulunmak, muvaffakiyet için Cenab-ı Hakk’a daima dua etmek icab etmektedir. İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in cihad-ı ekber diye tavsif ettiği nefisle mücadele ancak zikri şerif ile ve Allah’ın inayetine, Rasülullah’ın şefaatine ve Allah dostlarının himmet ve teveccühlerine sığınarak mümkündür. Değerli okurlarım Allah yolunda hizmette gerek nefisle mücadelede bize yol gösteren, Al-i İmrân Suresi’ndeki iki ayet-i kerime meâliyle nihayet verelim: “Nice peygamberler vardır ki onlarla birlikte birçok Allah erleri mücadele ettiler. Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, za’fa düşmediler, miskinlik etmediler. Muhakkak ki Allah, sabredenleri sever. Onların söyledikleri şu sözden ibaretti: ‘Ey Rabbimiz! Günahlarımızdan ve işimizdeki aşırılıklardan dolayı bizi bağışla, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirlere karşı bize yardım et.’ Neticede Allah onlara dünya nimetini ve ahiret nimetinin de güzelini verdi. Allah işini güzel yapan Muhsinleri sever.” Nefsi iyi tanımalı çünkü nefis insana her zaman kötülüğü emreder. Bugün cemiyetin bu hale gelmesi nefse, nefisleşmiş insanlar ve şeytana uymadan geldiğini unutmayalım.