Allah indinde mübarek aylardan biride
birçok esrarlı hadise kendisinde vuku bulduğu 25 Ekim Cumartesi günü ifa
edeceğimiz muharremi şerif ayıdır. Bu ulvi ay içinde zuhura gelen ulvi
hadiseler husule gelen ilahi tecelliler ve Müslümanların yılbaşısı olması
hasebiyle de Müslümanlar arasında büyük bir ehemmiyet taşır.
Hicri takvim yılı muharrem ayı ile başlar
zilhicce ile son bulur muharrem ayının birinci gününde her birinde besmele
çekerek bir defada 1000 ihlası şerif okuyanları Cenab-ı hak lütfuyla keremiyle
huzuruna bu âlemden kul borcu olarak göndermez.
Muharrem ayının birinden onuna kadar 10
gün oruç tutmak ve onuncu gün aşure pişirmek faziletli ibadetlerdendir bunu
yerine getirenlerin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizle cennete
girecekleri ümit edilir. Bu on günlük orucu tutamayanlar mümkünse 8, 9 ve
onuncu günleri oruç tutmalıdır. Peygamber Efendimiz bir hadis-i Şeriflerinde “Ramazan
ayından sonra oruçların en faziletlisi muharrem ayında tutulan oruçtur farz
namazlardan sonra en kıymetli nama gece namazıdır.”
Abdullah ibni abbas (ra)’ın rivayetine
göre Resulullah Efendimiz 9. gün seferde bulunuyorlardı. Bu bakımdan yalnız
onuncu gün oruç tuttu ve o günün orucunu tutmayı bize de emretti ve sağ olursak
gelecek sene 9. günüde tutarız buyurdu. Ertesi yılın muharrem ayı gelmeden Resulullah
Efendimiz vefat etti ayrıca bu günlerde fakirlere yoksullara yardımda bulunmak
kimsesizleri ve hastaları ziyaret etmek de güzel adetlerdendir
Bu mübarek ayın en fazla itina
gösterilen günü aşure günüdür. Aşure kelime manası itibarı ile 10. gün demektir.
İşte o gün yani aşure günü oruç tutan kimseye Allah on bin melek sevabı, on bin
hac ve umre ile on bin şehit sevabı verir Aşure günü bir yetimin başını okşayan
kimsenin ulu Allah yetimin başındaki saçların sayısınca derecesini yükseltir
aşure günü bir oruçluya iftar veren kimse Muhammet ümmetinin tümüne iftar
vermiş hepsinin karnını doyurmuş gibi olur. Bu sırada sahabiler Resulüllaha Hz
Allah’ın aşure gününü diğer günlerden üstün kılmasının sebebini sorduklarında Peygamberimiz
sözlerine şöyle devam etti “Evet Allah
gökler ile yeryüzünü dağları denizleri levh’i ve kalemi hz Adem’i ve hz
Havva’yı aşure günü yarattı.”
Bu sebepten olsa gerek bu ayın
onuna tesadüf eden aşure günü birçok tecellilere zarf olmuştur.
Hz Adem’in yaratılması cennete girmesi
cennetten çıkarılması sonra tevbesinin kabulu aşura gününe rastlamaktadır
Hz İbrahim’in doğumu halilullah
payesine ermesi nemrutun ateşinden kutrulmasıda bu güne tesadüf etmektedir.
Hz İdris’in semaya ref olunması ve Hz.
Eyyüb’ün hastalıktan kurtulması Hz. Nuh’un gemisinin cudi dağına oturması ve
karaya ayak basması aşure gününe tesadüf etmektedir.
Hz İsa’nın doğumu ve kendisine suikast
hazırlayan yahudilerden kurtulup semaya yükseltilmesi bu mübarek güne tesadüf
etmektedir.
Hz Musa ve ümmetlerinin firavundan
kurtulması ve firavunun suda boğulması
Yunus (as) balığın karnından o günde kurtulması
Süleyman (as)’a o günde saltanat verilmesi bu hadiselerden bazılarıdır.
Yine iki cihan serveri Resulullah Efendimiz’in
torunu Hz. Hüseyn’in ve ona tabi olanlar topyekün hicri 61 yılının 10
muharreminde kerbelada şehit edilmesi bu güne tesadüf etmektedir (radiyallahu
anhüm ecmain) Hadiselerin en mühimmi ise fakih ebulleys semerkandi hazretleri
ve bir çok alimlerin beyanına göre bundan sonra vuku bulacak olan hadiselerde
bu günde olacağı hatta kıyamet hadisesinin dahi o günde meydana geleceği bu
beyanlardandır.
Not:
Yazımız devam edecektir.