BU DÜNYADAN ÇEKİP GİTTİKTEN SONRA NASIL ANILMAK İSTERSİNİZ?

İnsan yaşamış olduğu bu dünya hayatında sadece önüne çıkan bütün engelleri teker teker aşıp, yüreğinde taşımış olduğu hedeflere ulaşmayı değil, aynı zamanda çevresindeki insanların kendisi hakkındaki duygu ve düşüncelerini de hesaba katar. Olur ya, beraber yaşadığımız bu insanlardan ayrıldığımızda acaba bizi arkamızdan nasıl anarlar. Ardımızdan hangi kişilik özelliklerimizi dillendirirler? Ya da söyle düşünelim. Siz bu dünyadan çekip gittikten sonra nasıl anılmak istersiniz? Bu sorunun, herkesin kişiliğindeki cevabı farklı olabilir. Mesela birisi, “Ben şahsen bu bölge insanlarının en zengini olarak anılmak isterim.” Bir başkası ;“Ben vakti zamanında şu mevkilere kadar yükselmiş bir şahsiyet olarak anılmayı”, öteki, “ Azizim ben, ismim duyulduğunda herkesin şerrimden çekindiği, şakamın olmadığı bilinen bir despot olarak anılmak istiyorum.” diyebilir. Yine bir başkaları da çalışkanlığı ve fedakarlığı, yada insanlara yaptığı hizmetleri ile anılmak isteyebilir. Hatta daha da öte, insanların bir kısmı ise unutulmamak için peygamberlerin ortaya koyduğu duruşu takip etmek istiyor olabilir. Herkes yüreğinde barındırdığı gerçek kişiliği ile anılmak ister. Kendince bu kişiliği onu insanlar arasında unutulmaz kılacaktır. Esasında Rabbimiz de biz insanları unutulmaz kılmak istiyor. Unutulmazlığın yolunun da Kur’an’ın “salih amel” diye ifade ettiği, Onun hoşnutluğunu ve rızasını elde etmeyi sağlayan davranışları ortaya koymaktan geçtiğini belirtiyor. Salih amel, insanların çevresindekilere yönelik güzel davranışları… İnsanı insanlar arasında unutulmaz kılan bir yaşam şekli. Kur’an bizi bu noktada öyle bir davranışa yönlendiriyor ki; önce ağzından çıkan sözleri önemsemeyenleri uyarıyor. Başkalarını arkasından çekiştirmeyin, gıybet etmeyin. (hucurat12) Bu davranış içinde olanları uyardıktan sonra, İbrahim (AS) ın dilinden samimi niyetler taşıyanlara bir yol gösteriyor. Onlara da diyor ki; “Rabbim! Ardımızdan gelen nesiller içerisinde bizleri hayırla anılanlardan eyle…” ifadesine sizde katılın. Eğer ibrahim (AS ) ın dudaklarından dökülen bu Kur’an ifadesine yürekten ve samimi bir şekilde eşlik edebilirsek, sadece Allah’ın razı olduğu bir kişiliğe sahip olmakla kalmış olmayacağız. Belki de insanlar arasında uzun süre hayırla anılabilme lutfuna mazhar olacağız (26 Şuara 84) Biliyor musunuz? İbrahim (AS) ın bu samimi isteğine Allah nasıl bir karşılık verdi? “Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrahim’e selam olsun. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.Çünkü o mümin kullarımızdan idi.” (Saffat 108-111) Rabbim İbrahim (AS) ın bu isteğine karşılık verirken, sadece iltifat dolu bu Kur’an ifadeleri ile yetinmemiş ve bizleri de selama davet etmiştir. Ve bu sebepledir ki her namazın tahıyyatında “İbrahim ve İbrahim ailesine selam olsun” ifadeleriyle onu selamlıyoruz. Evet… Ardımızdan gelen nesiller içerisinde hayırla anılabilmenin yolu, selam durduğumuz bu şahsiyetlerin, unutulanlar karşısındaki duruşlarını anlamaktan geçer. Hayırla anılabilmemiz dileğiyle…

A PHP Error was encountered

Orjinal Habere Git

Diğer Haberler