A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 0

Filename: controllers/Amp.php

Line Number: 37

Backtrace:

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Amp.php
Satır: 37
Fonksiyon: _error_handler

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once

KURALLARA UYALIM,...

KURALLARA UYALIM,...

KURALLARA UYALIM,  UYMAYANLARI UYARALIM!   Yeni bir uygulamayla, ambülanslara 12 saniyede yol vermeyen araç sürücüleri “vallahi” yandı.   Uygulamada can taşıyan ve hareket halinde bulunan ambülanslar yolu üzerinde anons yapıldığı halde, yol vermeyen veda imtina eden yada, yol vermekte geciken araçlara önce anons daha sonra 12 saniye süre ve ardından kameralarla tespit edilen araç bilgilerini Trafik birimlerine intikal ettirerek, 88 TL ceza verilmesini sağlayacak.   Bu şu demektir. Karayolunda tüm sürücüler dikkatli ve duyarlı gitmek durumunda. Öyle yol benim dilediğim gibi seyir ederim, kime ne? Havası bitiyor. Yok ben tanımam kural falan, ne yazarlarsa yazsınlar diyorsanız, bu durumlarda uygulanacak cezaya evet diyorsunuz?!   Ama, duyarlı ve iyi bir sürücü elbette, can taşıyan, bir hayatı kurtarmak için, sirenleriyle, uyarılarıyla araç sürücülerinden yol isteyen, görevli can kurtaran araçlarına ne pahasına olursa olsun, yardımcı olmak durumundadır.   Belki o ambülansta sizlerden biri ya da yakınınızda olabilir. Bu anlayış, ve duyarlılık hem insanlık, hem vatandaşlık görevidir. Peki.. Gidilmekte olan yol araç yönüyle sıkışık ve kalabalıksa.. Yol vermek isteyen duyarlı sürücü, bu sıkışık trafikte ne yapacak? O zaman çok şeritli yollarda, seyir halinde olan sürücüler, seyir ve hareket eylemlerini yasalarla, trafik kurallarıyla belirlenmiş, istenilen şekilde sürdürmek durumunda. Yani, sol şeridi devamlı işgal edecek şekilde hareket etmeyecekler. Yol ve şartların konumuna göre hal ve seyirlerini ayarlayacaklar. Unutmayın, kurallara göre hareket edilirse, yaşam daha güzel sorunlarla karşılaşmak durumu ortadan kalkar. Hocaya sormuşlar; “hocam öbür tarafta bize ne sorarlar?” Hoca, “valla bilemem, bir boş mezar eşinde bende gireyim içine, ne sorarlar ne sormazlar, öğrenip, sabah köye gelir size anlatırım” demiş. Mezar kazılmış hoca mezara girmiş. Gece olmuş. Etraf kararmış. Kabristan sessizliğe bürünmüş. Hoca korkar ama, bir kere “evet” dedi bu işe. Elden gelen yok. Korkunun ecele faydası yok ya. Beklerken uyumuş. Tıkırtılarla şıngırtılarla uyanmış, “ne var ne yok” diye mezardan başını çıkarıp etrafa bakmaya başlamış. O esnada,“Fincancı Katırları” mezarlığın yanından geçiyormuş. Mezardan hocanın kellesini gören katırlar ürkmüş ve kaçmaya başlamışlar.   Katırlar, koşunca taşıdıkları fincanlar kargaşalıkta kırılmaya başlar, katır sahipleri mezardan hocayı çıkarıp evire çevire döverler. Hoca ellerinden zor kurtulup, kan revan içinde gelir köye; Ahali sorar “Hoca bu ne hal, ne var ne yok, öbür tarafta?” Hoca bir solukta anlatmaya başlar: “Oralar güllük gülistanlık arkadaşlar.Bir konu var. Fincancı katırlarını ürkütmezseniz hiç bir şey yok!”