PEYGAMBERSİZ KUR'AN'I ANLAMAK OLUR MU?

Zaman zaman duyarız… “ Efendim…  Bu gün elimizde olan Kur’an biz Müslümanlar için yeterli…  Peygamber ve peygamberin Kur’an anlayışına hiçte gerek yok. Nasıl olsa Allah’ın kitabı önümüzde açık.  Okur ve gerekli mesajı alırız.”  Bu ifadelerin bir değerinin olup olmadığını anlamak için öyle uzun boylu düşünmeye lüzum yok. Yüzeysel bir Kur’an bilgisi bile doğruyu yakalamamız  için gerekli yolu göstermektedir. Önce şunu görmemiz gerekiyor. Allah dinini Hz. Adem (As)dan bu yana sadece kitap üzerinden sunmamıştır.Din hep peygamberler ve peygamberlerin yolunu takip eden Sıddıklar, Salihler ve Şehitler üzerinden sunulmuştur. “ La İlahe İllallah” tan sonra “Muhammed’ün Resulullah” ifadesi gelmektedir. Yani Allah dinini sadece Kelime-i Tevhid üzerinden değil, elçisi Muhammed (SAV) ile birlikte bizlere sunuyor.  Ayrıca Kur’an’a  baktığımızda o kadar çok insanla karşılaşırız ki. Bu insanlar ya hakkın, ya da batılın temsilcileridir. Allah insanların doğru istikamete yönelmeleri için peygamberlerle, batıl yolun önderleri arasındaki mücadeleyi tüm ayrıntılarıyla gözler önüne sermiştir. Kitabında peygamber ve karşıtlarını karşılıklı konuşturmakla hakkın ve batılın insanların zihninde net bir şekilde anlaşılmasını sağlamıştır. Yine peygamberler sadece, bu ilahi kitapların kendilerine vahye dildiği  ve insanlara sadece okuyan şahsiyetler değil, kitapları en doğru bir şekilde tüm derinliği ile anlayan, içinde bulunmuş oldukları toplumda da gereği gibi yaşayan insanlardır. Onlar kitapların konuşan, canlı şekli, yürüyen halidir.                 Eğer peygamberi, ilahi kitapların anlaşılması noktasında yok sayarsak ne olur?  Esasında bu sorunun en yakın şahitleri bizleriz. Örnek olsun diye söylüyorum. Sadece ülkemizde son seksen yılda yazılan Kur’an mealinin sayısı iki yüz ondan fazla. Bu çalışmaların hepsi de kendilerinden önceki diğer çalışmaların beğenilmediği ya da yetersiz bulunduğu  için yapıldı. Belki bir seksen yıl sonra bir o kadar daha olacak.  O zaman bizlerin zihninden geçecek olan şöyle basit bir soruyu nasıl cevaplandıracağız. “İyi de bu meallerin en doğrusu, ya da doğruya yakın olanı hangisi? Bir kelimeye anlam verilirken birisinde “döv”, diğerinde “ayrıl” diyorsa hangisine göre hareket edeceğiz. Veya şöyle soralım… Farklı farklı anlam ve mana verilen bu kelimeleri peygamber (SAV) nasıl anladı? Biz şu anda onun anladığını mı anlıyoruz? Asıl olan peygamber (SAV) in dilinden bu sorunun cevabını yakalamak… Bilemiyorum… “ Derken onların içindeki zalimler sözü kendilerine söylenenden başka şekle soktular.”  mealindeki Bakara suresi  59. ayeti sizin de zihninizi meşgul ediyor mu? Son olarak, Kur’an’ı  Hz. Peygamberin anladığı gibi anlayıp anlayamadığımızı, Müslümanların yaşamış olduğu coğrafyaya bakarak da bir sonuca bağlayabiliriz.                 O zaman, acaba bizler nerede hata yapıyoruz?