A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 0

Filename: controllers/Amp.php

Line Number: 37

Backtrace:

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Amp.php
Satır: 37
Fonksiyon: _error_handler

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once

ACABA BİZLER KUR'AN'DAN,...

ACABA BİZLER KUR'AN'DAN,...

ACABA BİZLER KUR’AN’DAN HZ. MUHAMMED (SAV)İN ANLADIĞININ VE ANLATTIĞINI ANLAYABİLİYOR MUYUZ? Kur’an Hz. Muhammed’in sunumuyla yirmi üç yıllık bir zaman içinde mükemmel bir toplum oluşturdu. Öyle mükemmel bir toplum ki daha önce  tarihte eşi görülmemiş bir toplum.. Bu ifade birçoklarımız için abartılı gelebilir. Ancak Hz. Muhammed’in içinde yaşamış olduğu bu toplumun, kendinden önceki sosyal, siyasal ve dini hayatı ve onunla birlikte dönüşen sosyal, siyasal ve dini hayatı gözlerimizin önünde ve zihinlerimizde bir canlandırabilirsek hiç de abartılı olmadığını görebiliriz. Öyle ki insanı yüceltecek tüm erdem ve faziletlerden yoksun, cahiliyye toplumundan insani haslet ve değerlerin zirve yaptığı mükemmel bir topluma dönüşüm. Şunu hepimiz kabul ediyoruz. Peygamber ( as) toplumdaki değişimi, şu anda bizim de elimizde bulunan bu Aziz Kitapla gerçekleştirdi. Öyleyse aynı kitap bu gün bizim de yanımızda olmasına rağmen değişmemiz noktasında, mükemmelleşmemiz, kemale doğru yükselip yücelmemiz noktasında aynı hidayet etkisini niçin gösteremiyor?  Neden aynı kitabın ardından giden bizler birbirimizi boğazlayacak derecede bir öfkeyi, nefreti yüreğimizde çok rahat barındıra biliyoruz. Bu, uçlarda dolaşan zıtlıkları kitapla nasıl barıştırabiliyor, uzlaştırabiliyoruz? Bu kitapla bir parçacık dahi ilişkisi olan bizlerin şu soruyu kendimize mutlaka sorması gerekmez mi?. “Gerçekten bizler şu anda Hz. Muhammed’in bu kitaptan anladığını ve anlattığını mı anlıyoruz? Onun o seçkin sahabeleri de bizim anladığımızı mı anladılar? Ben şu okumuş olduğum ayetten peygamberin anladığını, anlatmak istediğini mi anladım, anlıyorum?” Bu soru bize kitabı anlama ve nasıl anlamamız gerektiği noktasında mutlaka bir pencere, bir kapı aralayacaktır. Aynı zamanda şu yaklaşımında ne kadar yanlış olduğunu görmemizi sağlayacaktır. Bu gün, Peygamberden ve Kur’an’ın indirilişinden bin dört yüz küsur yıl sonra; “ Efendim ben Kur’an’daki şu kelimenin tüm manalarını masanın üzerine koydum. Bence en uygun olan mana şu idi. Ve bu kelimenin bu mana ile anlaşılmasını istiyorum.”  Öteki de diyecek ki “Bence bu mana daha doğru…”  Eğer Ku’ranı anlama noktasında kelimelere Allahın yüklediği ve Resulünün açıkladığı anlam ve manaları anlayabilme üzerine bir yol arayışı içinde olamazsak aynı kelimeleri kullandığımız halde bile çok farklı noktalara düşmüş olabiliriz. Şöyle bir örnekle konuyu bitirmek istiyorum. Uzun süren bir yağmurun ardından yukarki köyden yuvarlanan kaya aşağı köyden on yedi kişiyi öldürdü. Herkesin gözünün önünde gerçekleşen bir olay. Anlaşılma noktasında bir sıkıntı yok.  Derken olayın üzerinden yıllar geçti. İlk başlarda “kaya” kelimesi toprağın en sert hali olarak anlaşılırken, gel zaman git zaman olayın görgü tanıkları ortadan kalkınca ve herkes anladığı şekilde anlatmaya başlayınca, yukarki köyde “Kaya” isminde çok azılı, kadar ve zalim bir adam varmış. Bir gün yukarki köyden gelmiş.  Hiçbir sebep yokken aşağı köyden on yedi kişiyi öldürmüş. O gün bu gündür o zalime lanet okunur. Sağlam şahitleri ortadan kaybolan olayı geleceğe taşımak zamana bırakılır. Zaman da olup bitenleri  bazen tersyüz etmekten zevk alır. Ve böylece ilk başlarda “en sert toprak parçası” olarak karşımıza çıkan “kaya” kelimesi, bir müddet sonra zamanın da müdahalesi ile “zalim, gaddar” bir şahsiyet olarak anlayışlarımıza sunulmuş olur…