Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hz. Ömer (r.a.) Efendimiz tarafından rivayet edilen bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: "Ameller ancak niyetlere göredir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah ve Rasülü'ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevab da Allah ve Rasülü için hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de, hicret ettiği şeye göre değerlendirilir."      

Malum olduğu üzere amelsiz ilim, menfaat vermeyen ilim olduğu için çok tehlikelidir ve Peygamber Efendimiz böyle bir ilimden Allah'a sığınmışlardır. Aynı şekilde ilim olmadan yapılan amellerin de sevabı, bilerek yapılanlara göre kıyaslanamayacak kadar azdır. Ancak ilim de amel de esas değerini, ihlâs ile yani Allah Rızası gözetilerek yapılınca kazanırlar.

Bu hususla alakalı olarak Cenab-ı şöyle buyuruyor: "Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Allah'a sadece sizin takvanız ulaşır."

Bu ayet-i kerime şöyle tefsir olunmuştur: "Yani Allah indinde kabule şayan ve rızaya nail olan, sizin maneviyatınızdan gelip, kalplerinizi Allah'ın emrine imtisal ve tazime ve O'na ihlâs ile yaklaşmaya davet eden takvanızdır"

Görüldüğü üzere ihlâs adeta bir iksir gibi, yapılan her amele kıymet kazandırmakta, ihlâs ile yapılan ufak bir gayret ve hizmet Allah indinde çok büyük kıymet elde etmektedir. Bunun tam aksi olarak da ihlâssız yapılan ameller, ne kadar büyük görünürse görünsün Allah katında değersiz olmaktadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde ihlâssız amelin ahirette göreceği muameleyi çok güzel bir şekilde izah buyurmuş ve biz ümmetlerini ikaz etmişlerdir.

Bu hadis-i şerife göre, ahirette ilk hüküm, savaşta vefat eden bir adam hakkında verilecek, Allah-ü Teâla ona ne yaptığını sorduğunda o zat; "Senin uğrunda çarpıştım, şehid edildim" diyecek, fakat Cenab-ı Hak ona: "Yalan söyledin. Sana cesur adam desinler diye çarpıştın" buyuracak ve o adam yüz üstü cehenneme atılacaktır.

Daha sonra ilim öğrenip öğreten ve Kur'an okuyan bir adam getirilecek, ona da ne yaptığı sorulacak, o da " İlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rızanı kazanmak için Kur'an okudum" diye cevap verecek, ancak Allah-ü Teâla ona da, "Yalan söyledin. İlmi sana âlim desinler diye öğrendin.  Kur'an'ı ise güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim öyle de denildi" buyuracak ve o adam da cehenneme atılacaktır.

Yine devamında zengin bir kimsenin huzura getirileceği, onun da malını Allah için harcadığını söyleyeceği, ona da "yalan söyledin, cömert desinler diye yaptın" şeklinde cevap verileceği ve o adamın da cehenneme atılacağı haber verilmektedir.

Değerli okurlarım

Görüldüğü üzere niyet, ihlâs ve takva her şeye değer katan çok mühim hususlardır. Bu kadar mühim olan ihlâs ise ancak maneviyat ile elde edilir. Bu itibarla kendilerine ihlâsı elde etme fırsat ve imkânı verilmiş olanlar, piranın himmet ve teveccühüne sığınarak, bu fırsatı ganimet bilmeli ve çok gayret etmelidirler.