Soğuk havalar etkisini gösterdi… Hasta olmayın!

Sonbahar mevsimi ile birlikte başlayan hava sıcaklıklarındaki farklılıklar, iklimsel, sosyal ve fiziksel değişiklikler, beraberinde hastalıkları da getiriyor. Havanın soğuması ve kirliliğinin artması, toplu yaşam alanlarının yoğunlaşması, özellikle çocukların soğuk algınlığı taşıyıcıları olmalarıyla mevsimsel hastalıkların yayılması kolaylaşıyor.

Mevsim geçişlerinde yaşanan hava ısısındaki değişiklikler, sosyal ve fiziksel yaşamdaki kalabalıklaşma gibi etkilerin de itici güç oluşturmasıyla enfeksiyonel hastalıklar daha çok artıyor. Sonbahar hastalıkları denilince akla ilk olarak bu mevsimde iklimsel, sosyal ve fiziksel değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan veya sıklığı artan hastalıklar geliyor. Bunların çoğunluğu enfeksiyon hastalıkları, yani mikrobik hastalıklardır. Alerjik reaksiyonlar ikinci sırada gelir. Sonbaharda havanın soğuması, hava kirliliğinin artması, toplu ve sıkışık ortamlarda yaşam ve okullarda özellikle çocukların taşıyıcı olduğu soğuk algınlığının sürekli bulaşması, bu hastalıkların oranını artırmaktadır. Sonbaharda görülmeye başlayan ve vücudumuzun direncini kıran değişiklikler de bu artışa katkıda bulunur.

Soğuk algınlığı, nezle ve grip, virüs denilen çok küçük mikroplarla oluşan hastalıklardır. Halsizlik, ateş, boğazda yanma, burun tıkanıklığı veya akması, kas ağrıları en önemli belirtileridir.

Virüslerle oluşan enfeksiyonlar antibiyotiğe ihtiyaç göstermeden iyileşebiliyor. İstirahat, bol sıvı alımı, vitamin ve ağrı kesicilerle iyileşme mümkündür. Yalnızca gripte (influenza) özel virüs ilaçları kullanılır. Basit enfeksiyonlarda belirtiler 2-3 günde hafifler ve geriler. Daha çok bakterilerle görülen tonsillit, farenjit, sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi enfeksiyonlarda antibiyotik gerekebilir. Bu nedenle doktora başvurmak lazımdır. Temel prensip olarak 2-3 günde gerilemeyen belirtiler söz konusuysa, bir sağlık kuruluşuna başvurulması önerilir. Özellikle grip (influenza) ve bakteriyel enfeksiyonlar tedavi edilmezse, enfeksiyonların ilerlemesi sonucu ölüme kadar giden komplikasyonlara yol açabilirler.

Mevsimsel hastalıklarda kimler risk grubunda?

Bu enfeksiyonlar en sık çocuklarda görülür. Yaşlılar ve şeker hastalığı, astım gibi kronik hastalığı olanlar diğer risk grubunu oluşturuyor.

Yetişkinlerde ise vücudu dirençsiz kılan aşırı yorgunluk, stres, beslenme düzensizliği, soğuğa maruz kalma gibi durumlarda hastalığın görülme sıklığı artar. Meslek grubu olarak sağlık çalışanları, polis, itfaiye görevlileri, öğretmen ve asker gibi toplumsal işler yapan ve dış etkenlere daha çok maruz kalan gruplar risk altındadır. Okullar, kalabalık işyerleri ve ofisler, fabrikalar, bakımevleri gibi yerler hastalığın kolayca yayıldığı ortamlardır.

Ne gibi önlemler alınabilir?

Sonbaharda artan bu tip hastalıklardan korunmak için vücut direncini artırmak gerekir. İyi beslenme, vitamin destekleri, düzenli uyku, spor ve mevsim şartlarına uygun giyinmek basit, bilinen ama etkili yollardır. Alerjiden korunmak amacıyla rüzgarın, toz ve dumanın yoğun olduğu gün ve saatlerde dışarıya çıkılmaması, çıkıldığında ise maske kullanılması.

Dışarıda giyilen kıyafetlerin üzerine yapışan toz ve alerji yapabilecek maddelerden ötürü yatak odasına sokulmaması ve eve girildiğinde maske takılarak elbise fırçasıyla temizlenmesi. Enfeksiyonu olan kişilerin solunum yolu temasının engellenmesi (maske kullanmak, evde istirahat ederek kalabalık ortamlardan uzaklaşılması, hapşırma sırasında ağız ve burnun kağıt mendille kapatılması vb.) ve ellerin sık sık yıkanarak mikropların çevreye kirli ellerle bulaştırılmaması oldukça önemlidir.