A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined offset: 0

Filename: controllers/Amp.php

Line Number: 37

Backtrace:

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Amp.php
Satır: 37
Fonksiyon: _error_handler

Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once

TİCARET HUKUKU'NDA BANKACILIK İŞLEMLERİ

TİCARET HUKUKU'NDA BANKACILIK İŞLEMLERİ

         Geçen haftaki yazımda tüketiciler ile yapılan bankacılık işlemlerini ele almıştık. Tüketici mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişidir. Buna göre bir işlemin Tüketici Hukuku kapsamında değerlendirilebilmesi için taraflar arasındaki işlemin mal ve hizmet satışına ilişkin olması gerekir. Tacirlerin mesleki faaliyetlerini sürdürmek amacıyla tacir sıfatıyla hareket ederek yaptığı bankacılık işlemleri ise Tüketici Hukuku kapsamına değil Ticaret Hukuku kapsamına girmektedir.

 

         Tüketici ve bankayı ele aldığımızda, bir tarafın tacir (banka) diğer tarafın ise ihtiyaç halindeki birey olduğunu göz önünde bulundurursak taraflar arasındaki dengesizliğini açıkça görebiliriz. Bu durumu dikkate alan Tüketici Kanunu daha çok tüketiciyi korumaya yönelik düzenlemeler yaparak taraflar arasındaki dengeyi sağlamaya çalışmıştır. Fakat tacir ve bankayı ele aldığımızda durum değişmektedir. Bu hallerde her iki taraf da tacir olacağından, taraflar arasındaki uyuşmazlıklara Ticaret Hukuku ve Borçlar Hukuku'nun Genel Hükümleri uygulanacaktır.

 

         Her ne kadar tacir ve banka arasındaki işlemlerde her iki tarafın da tacir olduğunu ve eşit nitelikte olduğunu kabul etsek de durumu sübjektif olarak değerlendirdiğimizde tacirler arasında da bir dengesizlik olduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim her şirketin sermayesinin banka ile olmasını beklemek hayatın olağan akışına aykırı olacaktır. Örneğin bazı durumlarda bir taraf banka gibi güçlü bir tüzel kişilik iken diğer taraf her zaman bu kadar güçlü bir tacir olmayabilir.

 

         Bu genel bilgilendirmeden sonra biraz da tacirler ve bankalar arasındaki işlemlere ilişkin uygulanacak hukuki düzenlemelere bakalım. Genel İşlem Koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Borçlar Kanunu'nda ilk defa düzenlenmiştir. Buna göre genel işlem koşulu, taraflardan birinin belirsiz sayıda aynı şekil ve tipteki hukuki işlemlerin düzenlenmesi amacıyla, soyut ve tek yanlı olarak, düzenledikleri tip sözleşmelerdir. Bankalar tarafından düzenlenen kredi sözleşmelerini, genel işlem şartı niteliğindeki sözleşmelere örnek olarak verebiliriz. Genel işlem şartı olarak düzenlenen bu tarz sözleşmelerin diğer tarafı, her ne kadar tacir olsa dahi, sözleşmeyi imzalarken ya kendisine dayatılan koşullarda sözleşmeyi imzalamak ya da söz konusu sözleşmeye bağlı olarak alacağı hizmetten vazgeçmek zorunda kalacaktır. Diğer bir ifade ile tacir önüne konan sözleşmeye tümden evet ya da tümden hayır diyecek; "evet ama" diyerek sözleşmenin bazı hükümlerinin değiştirilmesini isteyemeyecektir. İmzalanan bu sözleşmelerde, karşı tarafın yani tacirin menfaatine aykırı maddelerin sözleşme kapsına girmesi halinde, hükümlerin geçerli olması, bankanın söz konusu maddeler hakkında, karşı tarafı açıkça bilgilendirmesine ve içeriklerini öğrenme imkanı sağlamasına, sonunda da karşı tarafın bu şekilde sözleşmeyi kabul etmesine bağlı olacaktır. Aksi takdirde imzalanan sözleşmelerin karşı tarafın menfaatine aykırı olarak düzenlenen maddeleri yazılmamış sayılacaktır. Ticaret Kanunu'nda düzenlenen bir hükme göre ise, tacir, bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü altındadır. Buna göre, sözleşme imzalayan bir tacirin tüm sözleşme maddelerini okuması beklenir. Fakat Ticaret Kanunu'nda düzenlenen diğer bir hükümde ise tacir olan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir hizmet görmüş olan diğer bir tacir işe uygun olarak bir ücret isteyebilecektir. Burada asıl bakılması gereken banka tarafından tacirden istenen ücretin işin niteliğine uygun olup olmadığı, dürüstlük kuralıyla bağdaşıp bağdaşmadığıdır. İstenen bu ücretler acaba verilen bir hizmetlerin karşılığı mıdır yoksa banka ile tacirin edimleri arasında bir dengesizlik mi söz konusudur?

 

         Yerel mahkeme kararlarının bir kısmının, Ticari Kredilere ilişkin imzalanan sözleşmelerde düzenlenen dosya masrafı, erken kapama ücreti, kredi tahsis ücreti gibi ücretlere ilişkin uyuşmazlıklarda, tarafların tacir olması sebebiyle basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğünden bahsettiğini ve davalarını reddettiğini görüyoruz. Fakat 29.04.2014 tarihinde Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bu konuya ilişkin vermiş olduğu bir kararda, yukarıda açıkladığım genel işlem şartlarına değinerek, ilgili sözleşme maddelerinin yazılmamış sayılacağına karar vermiş ve dosya masrafı ile kapama ücretinin davacıya iadesine hükmetmiştir.

 

         Tüm bu açıklamalardan sonra, tüketici kredilerinde haksız şart olarak bankaların tahsil ettiği ücretlerin, tacirler bakımından da kabul edilemeyeceğine ilişkin Yargıtay kararı doğrultusunda yerel mahkemelerin nasıl bir yol izleyeceğini hep birlikte bekleyip göreceğiz.