Değerli okuyucularım,

            Geçen ki yazımda kısa olarak dile getirdiğim,

            Şehit ve duyarsızlık ile ilgili köşe yazım tepki topladı.

            Tepki derken öyle olumsuz tepki falan değil ha...

            Kısa olması ve yazılması gereken daha çok şey olmasıymış...

            Haklılar, bende farkındayım.

            Amma velâkin biz ne kadar farkında olsak ta, ne kadar tepkimizi dile getirsek te...

            Değişen bir şeyin olmadığını, duyarlı insanların çıkarcı insanların arasında kaybolduğunu görüyoruz.

            Artık öyle bir duruma geldik ki bir şehidimize üzülemeden, onlara olan borcumuzu yerine getiremeden,

            Bir diğer şehit haberiyle güne başlamamız!

            Hani şehitler, Allah'tan "Tekrar dünyaya gelsek, yine şehit olmak isteriz." diyorlarmış ya,

            Eminim bu koşullarda, bu ülkede artık böyle bir istek de bulunmayacaklardır!

            Bu ülkenin başındakiler, onların komutanım, liderim dedikleri insanlar,

            Onları şehit edenleri kınamakla kalıyorlarsa,

            Vay halimize...

            Bu kadar şehit haberlerinin olduğu bir dönemde iktidar ve muhalefet liderleri,

            Kameralar önünde sanki gövde gösterisi yapıyorlarmış gibi,

            Neymiş bilgi alışverişi yapıyorlarmış, açıklama yapıyorlarmış, NATO'ya mektup yazıyorlarmış.

            Bunu söylemek istemiyorum ama neden hiç bir vekilin, bakanın çocuğu sınırda asker olmuyor,

            Neden hep gariban halkın evlatları şehit düşüyor.

            Çünkü bu ülkede büyük oyunlar dönüyor!

                        ***

            Bir kaç gün önce Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan'ın bir yazısı büyük tepki topladı.

            Çölaşan yazısında, "Ben olsam Türkiye'ye ramazan ayında iftar vaktinde saldırırdım" diyor.

            Bu yazıdan dolayı adamı terörist yapmadıkları kaldı.

            Bana göre çok doğru söylemiş.

            Bu koşullarda bile ruhumuz duymuyorsa, duyarsız kalıyorsak,

            Avrupa şampiyonası, tatiller ve Bodrum'daki mayolu, bikinili haberlerden fırsat bulamıyorsak!

            İftara az kala, sıcaktan bunalmış, susamış bir şekilde böyle kara haberler alsak,

            Tepkilerimiz, bu günkü tepkilerimizin yanında devede kulak kalır.

            Bende sizi kınıyorum!

            Oldu mu?