Sokağa çıkıp
halkla bir anket yapmaya çıksak ve de sorsak:
“Yaz
aylarını mı istersiniz?”
“Kış
aylarını mı istersiniz?”
Hemen hemen
yüzde ellisi yaz, yüzde ellisi kış der gibime geliyor.
Yaz olur
kışı isteriz.
Kış olur
yazı isteriz.
İnsanlar az
zorluğu gördüler mi hemen değişmesini isterler.
Gerçi
bugünlerin sıcakları da çekilecek gibi değil.
Hani mahsul
ayları olmasa yine bir çare düşünülür.
Eee…
Hava sıcak
diye fındığımızı da dalda bırakacak değiliz ya…
Ramazanda da
aynı şey söylenmiyor muydu?
Uzun ve
sıcak günlerde oruç nasıl tutulacak deniyordu.
Allah öyle
kolaylık verdi ki serinde tutanlar hiçbir güçlük çekmeden tuttu.
İşte
fındıkta öyle…
Aman dikkat!
Bu kadar
zahmet çekip, bu kadar masraf ettikten sonra fındığınızı yok pahasına elden
çıkarmayın.
Geçen yıl
mahsul azdı da nasıl idare ettikse, bu yılda ihtiyacınız kadarını satın ve de
emanete fındık vermeyin ki mahsulünüz değerlensin.
Herkes fındığını pazara indirir veya emanete
verirse mahsulünüzün değeri düşer.
Esasında
belirli yerlere büyük depolar yapılsa müstahsil bu gibi emin yerlerde fındığını
depolayıp azar azar piyasaya sürse daha iyi olur.
Çünkü
üretici fındığını köylerde bırakmak istemiyor.
Kendileri
mahsul sonu çoğunlukla şehri indiklerinden köylerde bıraktıkları fındıkların
çalınma riski çok fazla.
Zaten
onların çoğu bu yüzden emanete fındık bırakıyorlar.
Evet, yine
sıcaklara gelelim.
Bu aylarda
sıcak olmasının fındık üreticisine de faydası var.
Çünkü
toplanan fındık güneş olmasa nasıl kuruyacak?
Bu arada bir
fıkra aklıma geldi:
“Nasrettin Hocanın iki kızından birisi tuğla işiyle uğraşan adamla, diğeri de
ziraat işleri ile uğraşan adamla evlenmişler. Hoca bir gün ikisini de ziyaret
edip hallerini sormuş. Tuğla ile uğraşan:”Bu sene hava sıcak giderse köşeyi
döneriz yoksa batarız “demiş. Ziraatla uğraşan “Bu sene hava yağışlı olursa
kazancımız çok olur, yoksa batarız demiş.
Hoca
düşünmüş.
“Kızlarım,
biriniz şapa oturacak ama hanginiz bilemem” demiş.
Artık yorumu
siz yapın.
Sağlıcakla
kalın, mutlu yaşayın.