Giresun Kadın Platformu'ndan Anayasa Mahkemesi'ne Çağrı!

YAŞAM (YH) - Yıldız Haber | 02.12.2024 - 17:07, Güncelleme: 02.12.2024 - 17:10 1117 kez okundu.
 

Giresun Kadın Platformu'ndan Anayasa Mahkemesi'ne Çağrı!

Giresun Kadın Platformu başlattığı Yaşam Nöbeti'nin sekizinci haftasında hayvan haklarına vurgu yaparak, "katliam yasası"nın iptalini istedi.
YAŞAM NÖBETİ'NDE 8.HAFTA Atatürk Meydanı'nda her Cumartesi gerçekleşen nöbette bu hafta okunan açıklama şöyle: AYM YASAYI İPTAL ET Giresun Kadın Platformu olarak,  yaşam nöbetimizin 8. haftasında, hayvan katliam yasasını protesto etmek ve Anayasa Mahkemesine, yasayı iptal etmesi için çağrı yapmak için buradayız.  Bilindiği üzere, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda yapılan değişikler, Akp-Mhp oylarıyla 30 Temmuz 2024’te TBMM’de kabul edildikten sonra, sokakta yaşayan hayvanları öldürme yasasına dönüşmüş ve yürürlüğe girdikten hemen sonra, Türkiye’nin dört bir yanından art arda katliam haberleri gelmeye başlamıştır. Bu bir tesadüf değildir.  Hayvanların öldürülmesinin yasalaştığı günden beri, sadece hayvanlara yönelik şiddet değil, kadın ve çocuk cinayetleri de artış göstermiştir.  Katliam yasası mecliste konuşulmaya başladığı günden beri, toplumda şiddet  olayları körüklenmiştir.  Pek çok hayvanın barınak denen ölüm kamplarında işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını, öldürüldüğünü gösteren fotoğraf ve videolar art arda ortaya çıktığından beri, toplum psikolojik olarak travma geçirmektedir. Yasadan sonra, hayvanların toplu olarak katledildiği videolarla belgelenen Altındağ, Niğde, Kalamış, Gebze, Ümraniye örnekleri bu kıyımlardan yalnızca bazılarıdır. Türkiye, hayvan hakları hareketinin yükselişte olduğu ve sokakta yaşayan hayvanların mahalle kültürünün bir parçası olarak beslenip korunduğu, hayvanlara yönelik toplumsal duyarlılığın yaygın olduğu bir kültüre sahiptir. Toplumun %85’i sokakta yaşayan hayvanların öldürülmesine karşıdır. Teklif yasalaşmadan önce başlayan kitlesel sokak eylemleri, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra da istikrarlı şekilde devam etmiştir. Yasa değişiklikleri öncesi kent meydanlarında hayvanlar için tutulan yaşam nöbetleri, katliamların gerçekleştiği barınakların önünde de halen sürmektedir. Hayvan hakkı savunucularının ve hayvanseverlerin ilk günden beri yakından takip ettiği ve karşı çıktığı yasa değişiklikleri hâlâ birçok ilde, yaşam hakkı savunucuları tarafından, aralıksız protesto edilmektedir. Yasa değişiklikleri dünya genelinde de büyük tepki çekmiş ve uluslararası basında geniş yer bulmuştur,küresel çapta imza kampanyaları düzenlenmiş ve uluslararası platformlarda Türkiye’ye yönelik boykot çağrıları yapılmıştır. Yasada yapılan değişiklikler sonrası hayvanlara yönelik kötü muamele, işkence ve öldürme fiilleri bariz şekilde artmış, şiddet meşrulaşmış ve bireyler hayvanlara şiddet uygulamaya adeta teşvik edilmiştir. Ankara’da bir kişinin yavru köpekleri tırmıkla öldürürken sarf ettiği ve basına yansıyan “Devlet köpekleri öldürmek için kanun çıkardı ” sözleri bunun kanıtıdır. Yetişkinlerin yanı sıra özellikle çocuklarda son derece travmatik etkiler yaratan işkence ve katliam görüntüleri, ruh sağlığı uzmanlarının da belirttiği gibi, toplumsal huzura ve barışa telafisi mümkün olmayan şekilde zarar vermektedir; kadına, çocuğa, transa ve toplumun tüm dezavantajlı bireylerine yönelik olan saldırılar başta olmak üzere şiddet eylemleri artmakta ve sıradanlaşmaktadır.  Yasa yürürlüğe girdikten sonra hayvan hakkı savunucularına ve hayvanseverlere yönelik şiddetin artması ve hayvanların bakımını üstlenen birçok insanın sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kalması da tesadüf değildir. Ayrıca hayvanlara yönelik işkence ve katliamların cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilmesi, yavru köpekleri tırmıkla öldüren kişinin 2 ay tutuklu kalıp tahliye edilmesi örneğinde olduğu gibi, toplumdaki çatışmayı derinleştirmektedir. Kanundaki değişikler öncesinde 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda öngörülen kısırlaştır-aşıla-yerinde yaşat modeli, hem sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkı hem de toplumu oluşturan bireylerin ruh sağlığı bakımından en etik ve en uygun yöntemdir. Uzman veteriner hekimler de bu yöntemi desteklemekte ve Türkiye çapında eş zamanlı etkin kısırlaştırma yapılırsa sokaktaki hayvan popülasyonunun kısa süre içerisinde azalacağını ifade etmektedir.  Türkiye hayvan hakları bakımından kritik bir eşiktedir. Gün geçtikçe daha da endişe verici boyuta ulaşan şiddetin son bulması için milyonların gözü kulağı Anayasa Mahkemesindedir. Sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkına ve toplumsal barışa onarılamaz zararlar veren yasa değişiklikleri karşısında toplumun, Anayasa Mahkemesinden beklentisi, yaşanan işkence ve katliamlara bir yenisi daha eklenmeden önce, gecikmeksizin, iptal başvurusunu gündeme alması ve yasayı iptal etmesidir. Biz yaşam hakkı savunucuları, bugün bu meydandan Anayasa Mahkemesine çağrıda bulunuyoruz.  AYM, yasayı iptal et"
Giresun Kadın Platformu başlattığı Yaşam Nöbeti'nin sekizinci haftasında hayvan haklarına vurgu yaparak, "katliam yasası"nın iptalini istedi.

YAŞAM NÖBETİ'NDE 8.HAFTA

Atatürk Meydanı'nda her Cumartesi gerçekleşen nöbette bu hafta okunan açıklama şöyle:

AYM YASAYI İPTAL ET

Giresun Kadın Platformu olarak,  yaşam nöbetimizin 8. haftasında, hayvan katliam yasasını protesto etmek ve Anayasa Mahkemesine, yasayı iptal etmesi için çağrı yapmak için buradayız. 

Bilindiği üzere, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda yapılan değişikler, Akp-Mhp oylarıyla 30 Temmuz 2024’te TBMM’de kabul edildikten sonra, sokakta yaşayan hayvanları öldürme yasasına dönüşmüş ve yürürlüğe girdikten hemen sonra, Türkiye’nin dört bir yanından art arda katliam haberleri gelmeye başlamıştır. Bu bir tesadüf değildir. 

Hayvanların öldürülmesinin yasalaştığı günden beri, sadece hayvanlara yönelik şiddet değil, kadın ve çocuk cinayetleri de artış göstermiştir. 
Katliam yasası mecliste konuşulmaya başladığı günden beri, toplumda şiddet  olayları körüklenmiştir. 

Pek çok hayvanın barınak denen ölüm kamplarında işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını, öldürüldüğünü gösteren fotoğraf ve videolar art arda ortaya çıktığından beri, toplum psikolojik olarak travma geçirmektedir.

Yasadan sonra, hayvanların toplu olarak katledildiği videolarla belgelenen Altındağ, Niğde, Kalamış, Gebze, Ümraniye örnekleri bu kıyımlardan yalnızca bazılarıdır.

Türkiye, hayvan hakları hareketinin yükselişte olduğu ve sokakta yaşayan hayvanların mahalle kültürünün bir parçası olarak beslenip korunduğu, hayvanlara yönelik toplumsal duyarlılığın yaygın olduğu bir kültüre sahiptir. Toplumun %85’i sokakta yaşayan hayvanların öldürülmesine karşıdır. Teklif yasalaşmadan önce başlayan kitlesel sokak eylemleri, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra da istikrarlı şekilde devam etmiştir. Yasa değişiklikleri öncesi kent meydanlarında hayvanlar için tutulan yaşam nöbetleri, katliamların gerçekleştiği barınakların önünde de halen sürmektedir. Hayvan hakkı savunucularının ve hayvanseverlerin ilk günden beri yakından takip ettiği ve karşı çıktığı yasa değişiklikleri hâlâ birçok ilde, yaşam hakkı savunucuları tarafından, aralıksız protesto edilmektedir.

Yasa değişiklikleri dünya genelinde de büyük tepki çekmiş ve uluslararası basında geniş yer bulmuştur,küresel çapta imza kampanyaları düzenlenmiş ve uluslararası platformlarda Türkiye’ye yönelik boykot çağrıları yapılmıştır.

Yasada yapılan değişiklikler sonrası hayvanlara yönelik kötü muamele, işkence ve öldürme fiilleri bariz şekilde artmış, şiddet meşrulaşmış ve bireyler hayvanlara şiddet uygulamaya adeta teşvik edilmiştir. Ankara’da bir kişinin yavru köpekleri tırmıkla öldürürken sarf ettiği ve basına yansıyan “Devlet köpekleri öldürmek için kanun çıkardı ” sözleri bunun kanıtıdır. Yetişkinlerin yanı sıra özellikle çocuklarda son derece travmatik etkiler yaratan işkence ve katliam görüntüleri, ruh sağlığı uzmanlarının da belirttiği gibi, toplumsal huzura ve barışa telafisi mümkün olmayan şekilde zarar vermektedir; kadına, çocuğa, transa ve toplumun tüm dezavantajlı bireylerine yönelik olan saldırılar başta olmak üzere şiddet eylemleri artmakta ve sıradanlaşmaktadır. 

Yasa yürürlüğe girdikten sonra hayvan hakkı savunucularına ve hayvanseverlere yönelik şiddetin artması ve hayvanların bakımını üstlenen birçok insanın sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kalması da tesadüf değildir. Ayrıca hayvanlara yönelik işkence ve katliamların cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilmesi, yavru köpekleri tırmıkla öldüren kişinin 2 ay tutuklu kalıp tahliye edilmesi örneğinde olduğu gibi, toplumdaki çatışmayı derinleştirmektedir.

Kanundaki değişikler öncesinde 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda öngörülen kısırlaştır-aşıla-yerinde yaşat modeli, hem sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkı hem de toplumu oluşturan bireylerin ruh sağlığı bakımından en etik ve en uygun yöntemdir. Uzman veteriner hekimler de bu yöntemi desteklemekte ve Türkiye çapında eş zamanlı etkin kısırlaştırma yapılırsa sokaktaki hayvan popülasyonunun kısa süre içerisinde azalacağını ifade etmektedir. 

Türkiye hayvan hakları bakımından kritik bir eşiktedir. Gün geçtikçe daha da endişe verici boyuta ulaşan şiddetin son bulması için milyonların gözü kulağı Anayasa Mahkemesindedir. Sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkına ve toplumsal barışa onarılamaz zararlar veren yasa değişiklikleri karşısında toplumun, Anayasa Mahkemesinden beklentisi, yaşanan işkence ve katliamlara bir yenisi daha eklenmeden önce, gecikmeksizin, iptal başvurusunu gündeme alması ve yasayı iptal etmesidir.

Biz yaşam hakkı savunucuları, bugün bu meydandan Anayasa Mahkemesine çağrıda bulunuyoruz. 
AYM, yasayı iptal et"

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.