HAK ile BATIL'IN MÜCADELESİ VE HAKK'IN ÜSTÜNLÜĞÜ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.02.2016 - 18:11, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 5728+ kez okundu.
 

HAK ile BATIL'IN MÜCADELESİ VE HAKK'IN ÜSTÜNLÜĞÜ

  Allah-ü Teâlâ, Adem (a.s)’dan Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e kadar göndermiş olduğu Rasüller ve inzal buyurduğu Kitaplar vasıtasıyla hak ve hakikati insanoğluna öğretmiş, rızasının ve adem-i rızasının nerelerde tahakkuk edeceğini haber vererek bunların karşılığında alınacak mükafat ve cezaları beyan buyurmuştur. İnsanoğlu kendisine bahşedilen akıl ve irade-i cüz’iyyesi ile ya hakka veya batıla tabi olacak ve tercih ettiği yolun neticesi ne ise ahirette onunla karşılaşacaktır. Hak kelimesi lügatte, şek ve şüphesiz şey, doğru, adalet, hakikat gibi birçok manaya gelir. Her şeyi ilim ve hikmetinin icabına göre yaratan Allah-ü Teâlâ’ya ve bu şekilde yaratılan her şeye de yine hak denir. Kurân-ı Kerim’de bu kelime ve müştakları, üç yüzden fazla ayet-i kerimede geçer ve bu kelime ile Allah-ü Teâlâ ve O’nun birliği, Kur’ân-ı Kerim, İslam, tevhid, adalet gibi manalar kastedilir. Bu hususta Lokman Suresi’nin 30. ayet-i kerimesi’nde şöyle buyuruluyor: “Bu, Allah’ın hak olmasından ve O'ndan başka taptıkları şeylerin ise batıl olmasındandır. Muhakkak ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.” Batıl ise Hakk’ın zıddıdır ve lügatte mevcudu bulunmayan, yok olan manasına gelir. İslam Istılahında, ise zahirde bir varlığı olmakla birlikte, iyice tetkik edildiği zaman varlığı ve varlığının devamı olmayan boş, temelsiz, asılsız şey demektir. İlk insan ve ilk Peygamber Adem (a.s)’dan bil-itibar, günümüze kadar her devirde, hak ve batıl daima bulunmuş, Hakk’ı-hakikati anlayıp ona tabi olanlarla, Hakk’ı anlayamadığı veya anlamak istemediği için batıla tabi olanlar arasında sürekli bir mücadele olmuştur. Gönderilen bütün peygamberler Hakk’ın anlaşılması, insanların Hakka’a tabi olarak kurtuluşa ermeleri için gayret sarf etmişler ve insanlığı Hakk’a davet etmişlerdir. Bu davete kulak verip Hakk’a yapışanlar olduğu gibi, Hakk’ın karşısına dikilip batıl için mücadele edenler de her zaman bulunmuştur.   Aziz okuyucularım   Bu hususla alakalı olarak Cenab-ı Hak Kehf Suresi’nin 56. ayet-i kerimesi’nde mealen şöyle buyuruyor: “Biz Rasulleri, sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderi­riz. Kâfir olanlar ise, bâtıla dayanarak hakkı ortadan kaldırmak için bâtıl yolla mücadele verirler. Onlar, âyetlerimi ve kendilerine yapılan ikazları alaya almışlardır"   Bakara Suresi’nin « Hakkı bâtıl ile ka­rıştırmayıp telbis etmeyiniz ve bile bile hakkı gizlemeyiniz.” mealindeki 42. ayet-i kerimesi’nde Hakkı’ın batılla karıştırılmaması ve gizlenmemesi tavsiye edilmiştir.  Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de her zaman hak ve hakikatin yanında olmuş, ve bizlere bu hususta numune olmuştur.   Değerli okurlarım   Cenab-ı Hak bir çok ayet-i kerime ile hakk’ın üstünlüğünü, daima üstün olacağını ve batılın yok olmaya mahkum olduğunu; Hak ile mücadele edenlerin mağlup olacaklarını beyan buyurmuştur. İsra Suresi’nin 81. ayet-i kerimesi’nde mealen şöyle buyuruluyor: Habibim de ki: Hak gel­di bâtıl yıkılıp gitti! Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.” Çünkü Hakk’ın yardımcısı Allah’tır. Allah’ın yardımına mazhar olanlar elbette üstün gelecektir. “Allah size yardım ederse, artık size galip gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Mü’minler ancak Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.” Mealindeki ayet-i kerime bu manayı apaçık bir şekilde ifade etmektedir. Bu itibarla kendilerine hakkı tanıma ve ona tabi olma nimeti bahşedilenler, ellerindeki bu nimetin farkında olarak, onu kaybetmemek ve ziyadeleştirmek için gayret göstermelidirler. Ne mutlu Hakk’a mensup olup, onu yaşayan ve yaşatmak için gayret sarf edenlere…    

 

Allah-ü Teâlâ, Adem (a.s)’dan Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e kadar göndermiş olduğu Rasüller ve inzal buyurduğu Kitaplar vasıtasıyla hak ve hakikati insanoğluna öğretmiş, rızasının ve adem-i rızasının nerelerde tahakkuk edeceğini haber vererek bunların karşılığında alınacak mükafat ve cezaları beyan buyurmuştur. İnsanoğlu kendisine bahşedilen akıl ve irade-i cüz’iyyesi ile ya hakka veya batıla tabi olacak ve tercih ettiği yolun neticesi ne ise ahirette onunla karşılaşacaktır.

Hak kelimesi lügatte, şek ve şüphesiz şey, doğru, adalet, hakikat gibi birçok manaya gelir. Her şeyi ilim ve hikmetinin icabına göre yaratan Allah-ü Teâlâ’ya ve bu şekilde yaratılan her şeye de yine hak denir. Kurân-ı Kerim’de bu kelime ve müştakları, üç yüzden fazla ayet-i kerimede geçer ve bu kelime ile Allah-ü Teâlâ ve O’nun birliği, Kur’ân-ı Kerim, İslam, tevhid, adalet gibi manalar kastedilir. Bu hususta Lokman Suresi’nin 30. ayet-i kerimesi’nde şöyle buyuruluyor: “Bu, Allah’ın hak olmasından ve O'ndan başka taptıkları şeylerin ise batıl olmasındandır. Muhakkak ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.”

Batıl ise Hakk’ın zıddıdır ve lügatte mevcudu bulunmayan, yok olan manasına gelir. İslam Istılahında, ise zahirde bir varlığı olmakla birlikte, iyice tetkik edildiği zaman varlığı ve varlığının devamı olmayan boş, temelsiz, asılsız şey demektir.

İlk insan ve ilk Peygamber Adem (a.s)’dan bil-itibar, günümüze kadar her devirde, hak ve batıl daima bulunmuş, Hakk’ı-hakikati anlayıp ona tabi olanlarla, Hakk’ı anlayamadığı veya anlamak istemediği için batıla tabi olanlar arasında sürekli bir mücadele olmuştur. Gönderilen bütün peygamberler Hakk’ın anlaşılması, insanların Hakka’a tabi olarak kurtuluşa ermeleri için gayret sarf etmişler ve insanlığı Hakk’a davet etmişlerdir. Bu davete kulak verip Hakk’a yapışanlar olduğu gibi, Hakk’ın karşısına dikilip batıl için mücadele edenler de her zaman bulunmuştur.

 

Aziz okuyucularım

 

Bu hususla alakalı olarak Cenab-ı Hak Kehf Suresi’nin 56. ayet-i kerimesi’nde mealen şöyle buyuruyor: Biz Rasulleri, sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderi­riz. Kâfir olanlar ise, bâtıla dayanarak hakkı ortadan kaldırmak için bâtıl yolla mücadele verirler. Onlar, âyetlerimi ve kendilerine yapılan ikazları alaya almışlardır"

 

Bakara Suresi’nin « Hakkı bâtıl ile ka­rıştırmayıp telbis etmeyiniz ve bile bile hakkı gizlemeyiniz.” mealindeki 42. ayet-i kerimesi’nde Hakkı’ın batılla karıştırılmaması ve gizlenmemesi tavsiye edilmiştir.  Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de her zaman hak ve hakikatin yanında olmuş, ve bizlere bu hususta numune olmuştur.

 

Değerli okurlarım

 

Cenab-ı Hak bir çok ayet-i kerime ile hakk’ın üstünlüğünü, daima üstün olacağını ve batılın yok olmaya mahkum olduğunu; Hak ile mücadele edenlerin mağlup olacaklarını beyan buyurmuştur. İsra Suresi’nin 81. ayet-i kerimesi’nde mealen şöyle buyuruluyor: Habibim de ki: Hak gel­di bâtıl yıkılıp gitti! Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.”

Çünkü Hakk’ın yardımcısı Allah’tır. Allah’ın yardımına mazhar olanlar elbette üstün gelecektir. Allah size yardım ederse, artık size galip gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Mü’minler ancak Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.” Mealindeki ayet-i kerime bu manayı apaçık bir şekilde ifade etmektedir. Bu itibarla kendilerine hakkı tanıma ve ona tabi olma nimeti bahşedilenler, ellerindeki bu nimetin farkında olarak, onu kaybetmemek ve ziyadeleştirmek için gayret göstermelidirler. Ne mutlu Hakk’a mensup olup, onu yaşayan ve yaşatmak için gayret sarf edenlere…

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.