İNSANLARIN HİDAYETİNE,...

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 11.01.2016 - 18:33, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 3270+ kez okundu.
 

İNSANLARIN HİDAYETİNE,...

İNSANLARIN HİDAYETİNE VESİLE OLMANIN FAZİLET VE EHEMMİYYETİ          “Hidayet, hedefe ulaştıracak yola ve vasıtaya, yumuşak latif ve zarif bir şekilde delalet etmektir. Hidayet bu yolu sadece göstermek veya bu yola götürmekle olabilir. Yağut yolun sonuna yani ulaşmak istenen noktaya kadar götürmekle de olabilir.          AllahüTeâla’nın insanlara bahşettiği sayısız hidayet sebepleri içerisinde şu dört husus en mühim ve önde gelen hidayet sebepleri olarak zikredilmektedir. Birincisi ruhen ve cismen kuvvet vermesidir. Buna göre göz, kulak gibi uzuvların; akıl, irade ve bedeni kuvvetin ihsan edilmesi bu kabil hidayete misaldir. İkincisi hak ile batılı, doğru ile yanlışı fark ettirecek delilleri göstermesidir. Üçüncüsü göndermiş olduğu Resullerve onlara indirmiş olduğu kitaplar ve Resullerin varisleri olan mürşid-i kâmil ve müceddidlerdir. Dördüncüsü ise sırları keşfettirip bütün letaife fütuhat—ilahiye’yi ihsan etmesidir.”          Aziz okurlarım          Bütün peygamberler insanların Allah’ın rızasını kazanıp ahirete azaba düçar olmamaları için gönderilmişler, bunun için birçok sıkıntılara maruz kalmamalarına rağmen bu vazifelerini hiç bırakmamışlardır. Bu itibarla insanların hidayeti için gayret göstermek her zaman çok kıymetli bir haslet olmuş, dinimiz bil-hassa bu mevzu üzerinde çık durmuştur. Zira İslam, Allah’ın bizler için din olmak üzere razı olduğu sırat-ı müstekim’dir. Dünyevi ve uhrevi saadet ancak İslam dinine uymak ile elde edilir. Dünyevi ve uhrevi kurtuluş İslam’a tabi olmakla mümkün olduğu için, bir kişinin İslam’ı bulup yaşamasına vesile olmak çok kıymetli, ulvi bir haslettir.            Hidayet, yani irşad ve Tevfik aslında Allah’tandır. Tüm dünya bir araya gelse Allah’ın hidayet vermediği kimsenin hidayeti elde etmesine imkân yoktur. “Habibim, elbette sen sevdiğine hidayet veremezsin. Ve lakin Allah kimi dilerse hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi o bilir.” Mealindeki ayet-i kerime bu hususu ifade etmektedir. Ancak bu hal, yani hidayetin ancak Allah>’ın izniyle tahakkuk etmesi, insanların hidayeti için gayret gösterilmesine mani değildir. Kur’an-ı Azimü’ş Şan’da geçen ve çok büyük kıymet atfedilen “İ’lay-i kelimetillah, Allah yolunda nefer olmak, davet, tebliğ, Allah yolunda hizmet” birçok ifade, umumi olarak insanların hidayetlerine vesile olunabilecek güzel amellerdir.        Bu hususta en büyük gayret Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e aittir. O, hayatı boyunca bu mevcuda gayret göstermiş, akla hayale gelmedik işkencelere ve sıkıntılara maruz kalmasına rağmen asla tereddüt etmeden vazifelerine devam etmişlerdir.
İNSANLARIN HİDAYETİNE VESİLE OLMANIN FAZİLET VE EHEMMİYYETİ          “Hidayet, hedefe ulaştıracak yola ve vasıtaya, yumuşak latif ve zarif bir şekilde delalet etmektir. Hidayet bu yolu sadece göstermek veya bu yola götürmekle olabilir. Yağut yolun sonuna yani ulaşmak istenen noktaya kadar götürmekle de olabilir.          AllahüTeâla’nın insanlara bahşettiği sayısız hidayet sebepleri içerisinde şu dört husus en mühim ve önde gelen hidayet sebepleri olarak zikredilmektedir. Birincisi ruhen ve cismen kuvvet vermesidir. Buna göre göz, kulak gibi uzuvların; akıl, irade ve bedeni kuvvetin ihsan edilmesi bu kabil hidayete misaldir. İkincisi hak ile batılı, doğru ile yanlışı fark ettirecek delilleri göstermesidir. Üçüncüsü göndermiş olduğu Resullerve onlara indirmiş olduğu kitaplar ve Resullerin varisleri olan mürşid-i kâmil ve müceddidlerdir. Dördüncüsü ise sırları keşfettirip bütün letaife fütuhat—ilahiye’yi ihsan etmesidir.”          Aziz okurlarım          Bütün peygamberler insanların Allah’ın rızasını kazanıp ahirete azaba düçar olmamaları için gönderilmişler, bunun için birçok sıkıntılara maruz kalmamalarına rağmen bu vazifelerini hiç bırakmamışlardır. Bu itibarla insanların hidayeti için gayret göstermek her zaman çok kıymetli bir haslet olmuş, dinimiz bil-hassa bu mevzu üzerinde çık durmuştur. Zira İslam, Allah’ın bizler için din olmak üzere razı olduğu sırat-ı müstekim’dir. Dünyevi ve uhrevi saadet ancak İslam dinine uymak ile elde edilir. Dünyevi ve uhrevi kurtuluş İslam’a tabi olmakla mümkün olduğu için, bir kişinin İslam’ı bulup yaşamasına vesile olmak çok kıymetli, ulvi bir haslettir.            Hidayet, yani irşad ve Tevfik aslında Allah’tandır. Tüm dünya bir araya gelse Allah’ın hidayet vermediği kimsenin hidayeti elde etmesine imkân yoktur. “Habibim, elbette sen sevdiğine hidayet veremezsin. Ve lakin Allah kimi dilerse hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi o bilir.” Mealindeki ayet-i kerime bu hususu ifade etmektedir. Ancak bu hal, yani hidayetin ancak Allah>’ın izniyle tahakkuk etmesi, insanların hidayeti için gayret gösterilmesine mani değildir. Kur’an-ı Azimü’ş Şan’da geçen ve çok büyük kıymet atfedilen “İ’lay-i kelimetillah, Allah yolunda nefer olmak, davet, tebliğ, Allah yolunda hizmet” birçok ifade, umumi olarak insanların hidayetlerine vesile olunabilecek güzel amellerdir.        Bu hususta en büyük gayret Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e aittir. O, hayatı boyunca bu mevcuda gayret göstermiş, akla hayale gelmedik işkencelere ve sıkıntılara maruz kalmasına rağmen asla tereddüt etmeden vazifelerine devam etmişlerdir.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.