Plastiğe alternatif mantar miselyumu üretimde karbon emisyonunu azaltıyor
Plastiğe alternatif mantar miselyumu üretimde karbon emisyonunu azaltıyor
Mimbiosis firmasının kurucu ortağı ve mimar Gökçe Işık: "Plastik köpük yerine miselyumdan yapılmış materyali kullandığınızda metreküp başına 324 kilogram karbon emisyonu azaltımı yapmış oluyorsunuz"
Mantarın toprak altında bulunan kök kısmı olan miselyum, plastiğe alternatif biyobozunur malzemelerden biri olarak öne çıkarken bu doğal malzemeyi çeşitli sektörlerde kullanan girişimciler, plastik kirliliğinin ve karbon emisyonunun azaltılmasına katkı sunuyor.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, her yıl 19 ila 23 milyon ton plastik atık, su ekosistemlerine dökülürken her gün 2 bin çöp kamyonu kapasitesine eşit miktardaki plastik atık ise okyanuslara, nehirlere ve göllere karışıyor.
Petrol kaynaklı plastikler, - doğada uzun süre parçalanamadığından çevre kirliliğine ve toksik madde birikimine neden oluyor. Günümüzde bu tür çevre sorunlarının önüne geçilebilmesi amacıyla plastiğe alternatif biyobozunur ürünler üzerine yapılan çalışmalar artıyor.
Biyobozunur malzemeler, plastik ambalajlara göre, kullanım ömürlerini tamamladıktan sonra bulunduğu ortama zarar vermeden toprağa karışabiliyor. Doğaya zarar vermeyen ve ekolojik dengeyi korumaya yönelik geliştirilen bu malzemelerden biri olan miselyum da biyobozunur ham maddelerden biri olarak öne çıkıyor.
Mantarın toprak altında bulunan kök kısmı olan miselyum otomotiv sanayi, dekorasyon, ürün paketleme ve ürün koruma gibi alanlarda kullanılabiliyor.
Miselyum kullanarak geliştirdikleri karbon negatif ambalaj malzemeleriyle ilgili Mimbiosis firmasının kurucu ortağı, mimar Gökçe Işık, tekstil atıklarını plastik köpük alternatifi malzemelere dönüştürdüklerini ve bu köpüklerin otomotiv sektöründe ya da yapı sektöründe yalıtım malzemesi olarak kullanıldığını söyledi.
"2 ay içinde tamamıyla çözünebiliyor ve bir gübre görevi görüyor"
Ürettikleri malzemenin, doku ve görünüşünün plastik köpüklere benzediğini belirten Işık, bununla birlikte basınç dayanımının plastik köpüklere göre yüzde 30 daha fazla olduğunu ve bu nedenle özellikle elektronik, beyaz eşya, ilaç ve kozmetik gibi alanlarda ürünler taşınırken oluşabilecek hasar maliyetinin azaltılması noktasında önemli bir fayda sağlayabileceğini kaydetti.
Miselyumdan ürettikleri malzemenin yeni bir atık oluşumunu engellediğine işaret eden Işık, "Ürün, yaşam döngüsünün sonuna geldiğinde ve toprağa bırakıldığında 2 ay içinde tamamıyla çözünebiliyor ve bir gübre görevi görüyor, dolayısıyla atıldığı yerdeki toprağın verimini de artırıyor." dedi.
Geliştirdikleri malzemenin karbon emisyonunu azaltmaya olan katkısına da değinen Işık, " Plastik köpük yerine miselyumdan yapılmış materyali kullandığınızda metreküp başına 324 kilogram karbon emisyonu azaltımı yapmış oluyorsunuz." diye konuştu.
Tekstil atıkları miselyumla ambalaj malzemesine dönüşüyor
Ürün prototiplerini Almanya'da bulunan Münih Teknik Üniversitesi'ndeki bir laboratuvarda ürettiklerini aktaran Işık, üretim aşamasına ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Tekstil atıklarını alıyoruz ve miselyumlarla bir kalıp içinde buluşturuyoruz. Bu kalıp aslında ürünün son aşamada geleceği şekilde oluyor ve 10 gün içinde miselyumlar tabiri caizse bu tekstil atıklarını yiyorlar. Aslında beslendikleri kaynak oluyor. Daha sonra onun çevresini sarıyorlar ve sonrasında kurutuyoruz ki daha fazla büyüme olmasın. Yani doğal süreci bir yerde sonlandırmamız gerekiyor ki endüstriyel olarak kullanılabilsin. Sonrasında kurutulmuş şekilde uzun bir süre kullanım ömrüne sahip oluyor."
Mimarlıktaki alternatif materyaller ve kullanım yöntemleriyle ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini bildiren Işık, miselyumları kullanarak akustik ve ısı yalıtım panelleri ile yapı sektörüne hitap eden ürünler geliştirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
"Geri dönüşüm süreci tamamen ortadan kalkıyor"
Miselyumu doku mühendisliği ile birleştirerek geri dönüşüme ihtiyaç duymayan, biyobozunur ürünler elde ettiklerini belirten HAU Biyoteknoloji kurucusu Mehmet Çerkezoğlu da halihazırda piyasada bulunan miselyum kompozit ürünler başlığı altında paketleme, tasarım, ev dekorasyonu gibi alanlarda markalara özel hizmetler sağladıklarını, akustik panel üretimi gibi farklı sektörlerde üretimlerini sürdürdüklerini anlattı.
Çerkezoğlu, miselyum kompozit panel, miselyum ahşap ve miselyum deri gibi tasarım odaklı ürünler için de AR-GE çalışmaları yürüttüklerini söyledi.
Plastik yerine miselyum tercih edilmesiyle doğa dostu materyaller üretilebileceğini vurgulayan Çerkezoğlu, "Miselyumun belli başlı plastiklerin yerini alması mümkün, bunların en başında da taşıma, paketleme ve koruma amaçlı olarak kullanılan strafor köpük geliyor. Miselyumun plastiğin yerine kullanılmasıyla pozitif bir yaklaşım ortaya çıkıyor çünkü böylelikle geri dönüşüm süreci tamamen ortadan kalkıyor." dedi.
"Biyobozunur ürünler insan ve doğa dostu"
Miselyumdan üretilen materyallerin uygun şartlarda saklanması koşuluyla 10 seneye kadar aynı kalite ve performansla kullanılabileceğine dikkati çeken Çerkezoğlu, şöyle devam etti:
"Miselyum ürünler gerekli tüm kullanım amaçlarını tamamladıktan sonra parçalanıp toprak altına bırakıldığında ekolojik olarak bir problem oluşturmaz. Bu ürünler, 60-90 gün içinde bakteriler tarafından çözünmeye ve ayrışmaya başlayarak yaklaşık 3-4 aylık süreçte toprakta tamamen yok olur."
Miselyum başta olmak üzere gıda olarak tüketilmeyen mısır koçanı, mısır püskülü ya da ceviz kabuğu gibi tarım atıklarından üretilen materyallerin sağlığa hiçbir zararının olmadığını, mantar ya da herhangi bir gıda ürününe alerjisi olmayan kişilerin bu ürünleri tercih etmesinde de bir sakınca bulunmadığını ifade eden Çerkezoğlu, kimyasal kullanılmadan elde edilen biyobozunur ürünlerin insan ve doğa dostu olduğunun altını çizdi.
Kovid-19 salgını ve iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan aşırı hava olaylarının doğanın insanlara açık bir tepkisi olduğu değerlendirmesini yapan Çerkezoğlu, "Başta regülasyonlar olmak üzere insanların hem kendilerinden hem de üreticilerden bunları talep etmesi gerekiyor. Eğer insanlar, bu kutulama ve yan ürünlerle ilgili taleplerini artırırsa üreticiler ve kurumlar da yeniliklere adaptasyon sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.