SKDM’nin Türk ekonomisine maliyeti 20 Milyar Euro’yu bulabilir

GÜNDEM 10.06.2024 - 09:15, Güncelleme: 10.06.2024 - 09:15 1908+ kez okundu.
 

SKDM’nin Türk ekonomisine maliyeti 20 Milyar Euro’yu bulabilir

İzmir Serbest Bölgesi Sürekli Eğitim Merkezi (İZSEM) tarafından 5 Haziran Dünya Günü ve Çevre Haftası kapsamında düzenlenen, “Yeşil Serbest Bölgeler ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı konferans, Bölgede faaliyet gösteren firmaların temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşti.
Öncelikli etkilenecek sektörler İZBAŞ Teknik Danışmanı ve Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuri Azbar, 2026 yılı ile birlikte Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatta maliyet unsuru olacak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) hakkında detaylı bilgiler verdi. 2023-2025 yılları arasının uygulamada geçiş dönemi olduğunu anımsatan Azbar; 1 Ocak 2026 tarihi itibarıyla öncelikli olarak demir çelik, çimento, gübre, alüminyum ve elektrik sektörlerine uygulanacak SKDM ile Türk ekonomisi ve ihracatçı firmalarının yeni bir maliyet unsuru ile karşı karşıya kalacağına dikkat çekti. İhracatımızın %45-50’si AB ülkelerine Sistemin 2030 yılına kadar hemen tüm sektörleri kapsayacağını vurgulayan Nuri Azbar, firmaların Emisyon Ticareti Sistemi (ETS) üzerinden sertifika almaları gerekeceğini; bu sertifikaların maliyetinin ise haftalık ETS fiyatlarına dayalı olarak €/ton CO2 için hesaplanacağını kaydetti. Bugünkü hesaplamalara göre, ihracatının yüzde 45 ilâ 50’sini AB ülkelerine yapan Türk firmalarının, yıllık 20 milyar Euro ek maliyet ile karşı kalmalarının yüksek ihtimal olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nuri Azbar şu değerlendirmeyi yaptı: Ya yumruk yiyeceğiz ya da tokalaşacağız  “Bu maliyeti azaltmak ya da artırmak bizim elimizde. Sözgelimi karbon fiyatının 50 euro/ton olması durumunda, 100 euro değerindeki çimento ihracatının 22 eurosu Sınırda Karbon Vergisi olarak ödenecek. Bu sistemden en fazla etkilenecek ilk 3 ülke Rusya, Çin ve Türkiye olacak. Bizim gibi ülkelerin tepesine inmek üzere havaya kalkmış yumruk var. Bu yumruğu yüzümüze yiyebiliriz ya da akılcı politikalarla krizi fırsata çevirerek yumruk yapan el ile tokalaşabiliriz. ETS kapsamında kotasının altında karbon emisyonuna sebep tesisler, aradaki farkı ihtiyacı olan, yani kotanın üzerinde karbon emisyonuna sebep olan tesislere satabilecek. Bu mekanizma, akılcı politikalarla 2026 sonrasına hazırlanan şirketler ve hatta ülkeler için ciddi bir gelir kapısı anlamına da gelecek. Türkiye yıllık 452 milyon CO2 salımı ile gelişmiş ülkelerin gerisinde. Ancak bu veri bizi rahatlatmamalı. Çin ve ABD gibi ülkelere göre emisyon değerlerimiz düşük, ancak emisyon salımı en hızlı artan ilk 10 ülke arasındayız” ifadesini kullandı.
İzmir Serbest Bölgesi Sürekli Eğitim Merkezi (İZSEM) tarafından 5 Haziran Dünya Günü ve Çevre Haftası kapsamında düzenlenen, “Yeşil Serbest Bölgeler ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı konferans, Bölgede faaliyet gösteren firmaların temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşti.

Öncelikli etkilenecek sektörler

İZBAŞ Teknik Danışmanı ve Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuri Azbar, 2026 yılı ile birlikte Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatta maliyet unsuru olacak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) hakkında detaylı bilgiler verdi.

2023-2025 yılları arasının uygulamada geçiş dönemi olduğunu anımsatan Azbar; 1 Ocak 2026 tarihi itibarıyla öncelikli olarak demir çelik, çimento, gübre, alüminyum ve elektrik sektörlerine uygulanacak SKDM ile Türk ekonomisi ve ihracatçı firmalarının yeni bir maliyet unsuru ile karşı karşıya kalacağına dikkat çekti.

İhracatımızın %45-50’si AB ülkelerine

Sistemin 2030 yılına kadar hemen tüm sektörleri kapsayacağını vurgulayan Nuri Azbar, firmaların Emisyon Ticareti Sistemi (ETS) üzerinden sertifika almaları gerekeceğini; bu sertifikaların maliyetinin ise haftalık ETS fiyatlarına dayalı olarak €/ton CO2 için hesaplanacağını kaydetti.

Bugünkü hesaplamalara göre, ihracatının yüzde 45 ilâ 50’sini AB ülkelerine yapan Türk firmalarının, yıllık 20 milyar Euro ek maliyet ile karşı kalmalarının yüksek ihtimal olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nuri Azbar şu değerlendirmeyi yaptı:

Ya yumruk yiyeceğiz ya da tokalaşacağız

 “Bu maliyeti azaltmak ya da artırmak bizim elimizde. Sözgelimi karbon fiyatının 50 euro/ton olması durumunda, 100 euro değerindeki çimento ihracatının 22 eurosu Sınırda Karbon Vergisi olarak ödenecek. Bu sistemden en fazla etkilenecek ilk 3 ülke Rusya, Çin ve Türkiye olacak. Bizim gibi ülkelerin tepesine inmek üzere havaya kalkmış yumruk var. Bu yumruğu yüzümüze yiyebiliriz ya da akılcı politikalarla krizi fırsata çevirerek yumruk yapan el ile tokalaşabiliriz. ETS kapsamında kotasının altında karbon emisyonuna sebep tesisler, aradaki farkı ihtiyacı olan, yani kotanın üzerinde karbon emisyonuna sebep olan tesislere satabilecek. Bu mekanizma, akılcı politikalarla 2026 sonrasına hazırlanan şirketler ve hatta ülkeler için ciddi bir gelir kapısı anlamına da gelecek. Türkiye yıllık 452 milyon CO2 salımı ile gelişmiş ülkelerin gerisinde. Ancak bu veri bizi rahatlatmamalı. Çin ve ABD gibi ülkelere göre emisyon değerlerimiz düşük, ancak emisyon salımı en hızlı artan ilk 10 ülke arasındayız” ifadesini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.