Göktürkler zamanında savaşa giden askerler, düşman oklarından sırtlarını korumak için siper olarak kaya ve taşlar kullanırlarmış. Bu taşlara arka taşı denirmiş. Kayalık ve taşlık alanların dışında düzlüklerde savaşmaları gerektiğinde savaşçılar sırtlarını birbirlerine dayar, birbirlerinin arkalarını korurlarmış. Yani birbirlerinin arka taşı olurlarmış. O zamanlarda savaşçılar, arkalarını dönecek, sırtlarını dayayacak kadar çok güvendikleri insanlara ‘arka taşım’ demeye başlamışlar. Ve bu söz günümüze kadar ‘arkadaş’ olarak gelmiş.
Bir kelimenin çıkış noktası ve anlamı bu kadar mı uyumlu olabilir birbiriyle. Arkadaş…. Sırtımızı oklardan koruyan kişi, canımızı emanet edebileceğimiz kadar güvenebildiğimiz kişi. Belki artık savaş meydanlarında değiliz, belki sırtımıza oklar fırlatacak düşmanlarımız yok ama güncel sorunlarımızla baş etmemize yardımcı olacak, günümüzde farklı şekillerde düşman olarak bize zorluklar çıkaracaklara karşı bizi kollayacak, bizim olmadığımız yerde arkamızdan konuşarak sırtımızdan vurmaya çalışanlara karşı hakkımızı savunacak arka taşlara ihtiyaç duymamız vazgeçilmez bir ihtiyaç değil mi?
Arkadaşlık, öyle bir kavram ki, belki defalarca yazılara, öykülere, kitaplara konu oldu, anlatıldı ve anlatılmaya devam edecek. Çünkü yüzyıllar geçse de insanın vazgeçemeyeceği bir kavram olarak kalacak. İnsanlar ailelerini, akrabalarını kendileri seçemiyor ancak arkadaşlar, güven duygusu, yaşanmışlıklar ve muhabbet bağı ile kendi öz irademizle seçilmiş, güçlü bir bağ ile oluşturulmuş ailelerimiz oluveriyorlar. Öyle ki pek çok atasözüne konu olabilecek kadar da bizi yansıtıyor arkadaş seçimlerimiz. ‘Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim’ diyen Atalarımız boşuna dememişler. Arkadaş seçimlerimiz bizi yansıtıyor. Tamamen bizim gibi olmasa da olmak istediğimiz kişinin özelliklerini arıyoruz arkadaşlarımızda.
Tüm bunların ötesinde gerçek güven duygusuna dayanıyor arkadaşlık. Kelimenin doğuş kaynağında da görüldüğü üzere, canınızı bile emanet edebilecek kadar güvenebildiğiniz kişiye arka taşım diyebiliyorsunuz. Yoksa sadece bir iki kez sohbet ettiğiniz, konuştuğunuz herkes arkadaşınız olamıyor, bu kelimenin içini dolduramıyor çoğu zaman. Günümüzde bunu bulabilmek büyük şans. Bu anlamda da kendini şanslı sayanlardanım. Herkese sırtını dayayabileceği sağlam arka taşlar bulabilmeleri dileğiyle.