Yok öyle sandığınız gibi değil. Hani bir yemek görürsünüz veya bir meyve görürsünüz, ağzınızın suyu akmaya başlar. Benim öyle bir derdim hiç olmadı. Ne yemek görünce ağzımın suyu aktı, ne de bir meyveyi görünce! Dün akşam evde, akşam haberlerini çeşitli kanallarda zap yaparak izliyordum. Bir kanalda sağlık bilim kurulunun açıklamalarının olduğu canlı yayın vardı. Orada bilim kurulu üyesi olan Ateş Kara Hoca, açıklama yapıyordu. Aşının çok faydalı olduğunu, yan etkilerinin öyle anlatıldığı gibi olmadığını, salgının devam ettiğini, yeni mutasyonların olduğunu, delta varyantı ve diğerlerinin hala bulaşıcı olduğunu söyleyerek, mutlaka aşı olunması gerektiğini, ballandıra ballandıra anlatınca, birden içime bir ürperti girdi. Yahu dedim. Ben baştan beri, salgın karşıtı biri olarak nasıl bir yanlış yapmışım. Keşke hocamı baştan dinleseydim. Hemen aşımı olsaydım. Gibi içimden düşünceler sökün etti. Sabaha kadar uyuyamadım. Sabah olur olmaz, üstümü başımı giydikten sonra bisikletime bile binmeden tabanlarım arkama vura vura ilk sağlık ocağına kabağı attım. Herkesten özür diledim. Doz üstüne doz aşı vurdurdum ve mutlu oldum. Buraya kadar işin latifesi… Böyle bir şey söz konusu bile değil. Ateş Kara hoca dedi diye, koşacak halim yok. Ama anlatırken, benim ağzımın suyu aktı. Ne kadar güzel anlatıyordu. Sanki önüme daldan kopartılmış kilolarca kiraz konulmuş, benim yememi bekliyordu. Ağzımı güzelce sildim ve güldüm.
Hocam, salgınla beraber bilim kurulunda tedbirlere karşı konuşan ve maskenin bile takılmasının gerek olmadığı söyleyen ender kurul üyesiydi. Hoca birkaç kez bunları söyleyince birileri ona talimatla bir daha konuşmasını söz konusu olmadığını söylemiş olmalı ki, hocam, dün akşama kadar ya iki ya üç kez salgınla ilgili açıklama yapabildi. Bilim kuruluna kalsa memlekette kaç kişi varsa, kolundan tutulup iki ya da üç doz aşı zorla vurulup, evine gönderilmeli. Olacak iş değil, bu işler. Bu dönem geçecek ve bilim kurulunun tamamı kusura bakmasın hesap ödeyecek. Ateş Kara hocam, bunları dün akşam söylerken, kendimden utandım. Geç kaldığım için, ilk işim 365 günü hesap ederek, her gün için bir doz aşı vurulmak kaydıyla, ilk işim hastaneye gitmek, 365 dozu bir günde vurdurarak, salgındı malgındı, virüstü diye bir derdim daha olmayacak. Başkalarının hakkını yiyeceğim ama yapacak bir şey de yok. Hocamı kıracak halim yok ya. Öyle bir konuştu ki sanırsınız, virüsü kaşık kaşık yesek anca doyarız. Bu bilim kurulunun tamamı, küreselci çetenin Türkiye’de ki uygulayıcılarıdır. Tek bir kelimesine, inanmıyorum ve beni de ırgalamazlar. Bu arada dikkatimi çekti, sağlık bakanının salgından itibaren bir gün bile Allah kitaptan hiç bahsetmediğini dün akşam ki son bilim kurulunda fark ettim. Onlar için tek geçerli şey var, bilim tanrısı herhalde.