Sanat… İnsanı insana farklı farklı şekillerde anlatma şekli. Biz Ademoğulları ve Ademkızları, öylesine çok ve öylesine birbirimizden farklıyız ki. Her birimiz farklı kültürlerde, farklı dillerde, farklı renklerde ve dinlerde olsak da hamurumuz aynı. Aynı ateş yakıyor bizi, aynı su ıslatıyor hepimizi. Mutlu olunca gülüyor, üzülünce ağlıyoruz. Ve bazen de tam tersi…
Herkes kendisini bir şekilde anlatabilme, ifade edebilme derdinde. İşte sanatın yaptığı da bu. Bizi bize anlatıyor. Kendimizi keşfe çıktığımız yolculukta, kah kelimeleri seçiyor bir tiyatro sahnesinde , bir şiirin dizesinde ya da bir romanın kahramanında buluyoruz kendimizi, kah kelimeler yetmiyor bir müziğin notalarında, bir resmin renklerinde, yada bir film karesinde yüzleşiyoruz benliğimizle.
Sevdiğimiz filmlerde, dinlediğimiz ve eşlik ettiğimiz şarkılarda, şiirlerde bir parça da olsa biz varız. Kendimizi buluyoruz ki seviyoruz. Aşinalıklar çekiyor bizi. Anlaşılıyor olmak ve ortak paydada buluşuyor olmak aidiyet duygumuza hitap ediyor. Sözün özü şu ki; sanat ruhumuzu besliyor. Ben sanattan anlamam demek; ben insanı anlamam, ben empati nedir bilmem demekle aynı şey bu yüzden. Çünkü sanat demek, insan demek, sanat demek sen demek. Başka bir açıdan bakıldığında sen de bir sanat eserisin aslında. Sanat da insan kadar eski, insan kadar çeşitli ve renkli. Size pek çok alternatif sunuyor. Tercihlerinizle sizi çevrenize tanıtıyor. Bu yüzdendir ki; insanların okudukları ve sevdikleri kitapları, dinledikleri şarkıları, izledikleri filmleri bilerek, onlar hakkında pek çok fikir sahibi olabiliyorsunuz. Gerçek dünyayı farklı farklı açılardan görebilmenizi sağlıyor sizlere. Pablo Picasso’nun dediği gibi ‘Sanat, gerçekleri tanımamıza yardımcı olan bir yalan.’ Üstelik, yalanların en masumu ve gerçeği en çok sorgulatanı.
Her birimiz hayatımız boyunca bir ucundan tutmalıyız bu yedi başlı devin. İlla ki sanatçı olmak zorunda da değil tabi ki herkes, kimisi de sanatsever olarak tutabilir sanatın saçlarından. Kitap yazamıyorsak ne olmuş ki, iyi bir okuyucu olabiliriz pek ala. Sesimiz güzel değilse de iyi bir dinleyici olabiliriz. Dans edemiyorsak da, coşkulu bir seyirci olabiliriz. Taştan heykeller oyamıyorsak da, o heykele bakıp anlatılmak isteneni anlatanın gözünden anlamaya çalışabiliriz. Aktif yada pasif hiç fark etmez. İçinde ol, bir şekilde katıl yeter. Katıl ki, ilk yaradılıştan itibaren sana evrensel dille anlatılmak istenen kadim ruhu hisset, enerjiye kapılarını açabil.