Hemen hepimiz az da olsa, çok da olsa, internet ve televizyon izleriz. Yeni dünya düzeninin en cafcaflı ve algı operasyonu yapılan alanlarından birisi, reklamlardır. Reklamlar, kültürel değişimin ve hayata bakışın hızlı bir şekilde tarumar edildiği en önemli alanlardan birisidir. Ben çok izlemem. Arada sırada, televizyona bakarken rast geldiğimde şöyle bakar, reklamın hedefinin ne olduğunu anlamaya çalışırım. Eskiden yani 25-30 sene önce reklamlar hayatın içinde o kadar yoktu. Etki alanı sınırlıydı. Daha çok gazeteler, dergiler aracılığıyla değişimi insanlara vermeye çalışırdı. İnternetin ve teknolojinin gelişmesi ile algının insan beyni üzerinde ki büyük etkisi görülünce reklamlar bir algı makinesi oldu. Aklınıza gelmeyecek olan şeyler bu reklamlar aracılığıyla beynimizin her yanına olduğu gibi bedenimizde de büyük değişikliklere yol açıyor. Bunlardan birisi insanların estetiğe merak sarması… Bu reklamların insan bedeninde ki bir göstergesidir. Bana lazım değil. Estetik olmasam da hayatım devam eder. Mevzu aslında bu değil, yine reklamlar tabii. Son birkaç gündür, bunlardan birinin reklamı sabah sabah dikkatimi çekiyor. İnsan hayatını bir cep telefonunun içine sığdırmaya çalışan internetin gizli sahipleri ülkemizde bunu reklamlar aracılığıyla yapıyorlar. Birisi dediğim ‘Paribu’ denen zamazingo… Bunlar gibi birkaç dijital uygulama var. Birini bile kullanmıyorum. Kullanmak istemiyorum. Zaten öyle cebimde de çok da para olan birisi değilim. Hatta dağlar kadar param da olsa servetim de olsa bu gereksiz işlere zaman ayırmam. Çok daha önemli işlerimiz var. Ha gelelim reklama, sloganı şuydu; hep aklınızda, hep dilinizde, hep yanınızda paribu diye sloganla beraber ava çıkmışlar ve avlarını bu yolla yakalamaya çalışıyorlar.
Peki, bu reklamın hedefi sadece bu mu? Bence bu ve diğerleri bir tek şeye hizmet ediyor. Her şeyi unutun, yaratıcıyı unutun, insanlığı unutun, yardımlaşmayı unutun, paylaşmayı, dayanışmayı, yaşlıları, engellileri, fakiri fukarayı bir kalemde silip unutun ki bu kişiler (kişi demeyelim şirketler) sizi istediği gibi avucuna alsın ve köleci düzen geldiğinde gözünüzün yaşına bakmasın. Yaş tahtaya basmayalım. Bu işler hiçte iyi bir yere gitmiyor. Dijitalizm bir kölelik düzenidir. Bu zincire kapılmayalım. Hayatımızı kimseye ram etmeyelim.