Geçen gün gazetede oturmuş bir haberi internetten izleyecektim. Haberi buldum ve izlemeye başladım. Aradan birkaç dakika geçmeden hemen bir reklam çıktı haberin içinde. “Yahu iyice bıktım” diyene kadar, reklamı geçecektim. Tam reklamı tıklarken, son anda reklamının sloganını gördüm ve okudum. Aynen şu şekildeydi. “Ev festivali başlıyor, geç kalmayın” derken bastım tuşa, lakin bu reklamı kimin yaptığını göremedim. Herhalde ev için gerekli olan ne varsa, evden sipariş ile alın alın, diye algı okuma yaparak evi bir gereksiz ürün ve malzeme deposu yapmak hedefiyle kotarılmış bir reklamdı bu reklam. Sonra geri dönüp bakayım “neymiş tam olarak bu” dedim ama reklam geçmiş gitmişti. Salgınla beraber insanları eve tıkan bu zihniyet, evden alışverişi kafalara çakarak, olanca şeyi evdekilere satarak parayı para ile dolduracaklar. Öyle bir numara bulmuşlar ki, evde festival, diyerek tam on ikiden vuracaklar. Hadi, çok sayıda festival zaten hayatımızda yer etmiş ve bununda bir anlamı yok. Aklına gelecek her konu da dünya da ve ülkemiz de festival yapılıyor. Her yerde, senelerdir festivalin kralı yapılıyor. Spordan tutunda, sanata, kültüre, sinemaya, teknolojiye kadar say sayabildiğin kadarıyla festivalden geçilmiyor.
Her şeyin hızla tüketildiği bu hayatta, şimdi de evden çıkmadan, akıllı telefon, bilgisayar veya tabletin başına geçip, onu da al, bunu da al, şunu da al, buna ayıp olacak bunu da al, şunda da gözün kalmasın, hele de gönlün bunda ise onu da al, belki de bu da lazım olur bir ara, onu da al, diye diye işin ucu artık kaçtı.
Delirmiş gibi evden, telefondan, uyumaya bile zaman ayırmadan, ha bire sipariş verip duruluyor. Evler artık bir depo oldu, neyi niye aldığını bile unutanlar var etrafımda. Poşet poşet, çanta çanta, paket paket, kargo ile kurye ile alışverişin dibine gelindi. Benimde aynen ablam ve eniştemde aynı, elde sürekli bir poşet, çanta Bulancak’ta nerede indirim, “koş al vatandaş kalmadı yetişen alıyor” gibi reklam kokan ve insanı cezbeden lafların peşinden gidiyorlar. İşi bilenlerin hedefi de zaten bu. Bunun içinde tüketim çılgınlığını körüklüyorlar ve bunda da başarılı oluyorlar. Ablam ve eniştem hiçbir ihtiyaçları olmayan şeyleri bile alıyorlar. Ne yapacaklar bunları bilmiyorum. Alın alın bakalım, evde nefes alamaz olunca anlarsınız, hanya’yı Konya’yı bir gün!