Arife günü işim olmadığı için aylak aylak gezip duruyordum sağda solda. Bir ara berber Abdullah’ın yanına uğradım ve sokağın köşesini dönüp gazeteye doğru gelecektim. Köşeyi dönerken bir bisiklet az kalsın üstümden geçecekti. Kenara kaçtım hızlı bir şekilde bende. “Laa bu da kimmiş” diye arkasından bakınca, sol kulağında telefonu tutmuş, diğer eli ile de direksiyonu tutmuş, lak lak ederek giden bir genç vatandaş. Beni bu halde görme bile görmedi, yaya yoluymuş, sağda solda insanlar varmış hiçte önemli değil. Bana veya başkasına çarpsa, mazerette de hemen hazır, “telefonla konuşuyordum görmedim valla” gibi olmadık laflar edecek. Gerçi bu arada bisikleti ile giderken telefonla konuşup giden çok. Arabada, motorla, yolda yürürken, elinde telefonu vermiş kulağına, ha bire konuşup duranlar, kime çarpmış, kime bodoslamadan girmiş, ne önemi var ki!
Bitecek gibi de değil bunlar…
Onca yasa, kanun bu kafadakilere “tırıs geliyor, tırıs gidiyor.” Para cezası, hapis cezası kesmiyor bunları, ne saygıları var insanlara, ne de sevgileri!
Kural mural hak getire, yaya geçidinden birisi geçermiş, kırmızı yanmış duracakmış, park edilemez yasağı varmış, araçta telefonla konuşmak yasakmış, hız sınırı bunlar için olmuş yalama, 50km hızın olduğu yerde 100km yapmaz ise o akşam evde uyuyamazmış, kurala uyun diyene ver eder dayağı, kesilen cezaları ödememek için bir partili bulur ve bunu halleder. Gece yarıları araçları ile yarış yaparlar, son ses müzik dinlerler, nara atıp dururlar ama kimse bunlara tek laf edemez. Ben bu insanları bir türlü anlamadım ve çözemedim. Varsa bir anlayan ve ne olduğunu bilen; hepimize anlatsın yahu!