Çokça yazdığım gibi teve de belgesel izlemeyi severim. İnsanın ufkunu açar ve dünya ve insan hakkında bilmediğimiz epeyce bir bilgiye ulaşmamızı sağlar. Aklına ne gelirse belgesellerde yer alır. Çoğunun aşk meşk filmleri veya dizilerinden fırsat bulup ta bunları izlemesi çok iyi olur gibime geliyor. Tabii herkes aynı fikirde olmaz. Ancak belgesel dünyası başlı başına bir cazibe alanıdır. Birkaç gün önce yine geç saatlerde bir belgeseli izlerken, bizim ülkenin gençleri aklıma geldi. Hayatın zor şartları ve farklı kültürler ve ülkelerin içinde insan manzaralarında çokça hikayeyi görmek önemlidir. Bu izlediğim belgeselde bir jaguar yavrusunu büyüten kişinin yer aldığı bölüm etkileyiciydi. Bir aile günlerini bu yavru ile geçiriyor ve onunla kendi çocuğu gibi meşgul oluyordu. Evin genç kızı da, aynı şekilde ilgileniyor ve gelişmeleri yakından takip ediyordu. Sonra bizim akşama kadar aylak aylak gezen, spor, kültür, sanat veya insanı geliştirecek hemen hemen hiçbir hevesinin olmadığı epeyce bir genç var. Çok az genç insanımız bir işin ucundan tutup kendini bir yere getirmeyi hedef seçiyor. İnanın bu devirde, yani internet dünyasında gençlerin kendilerini geliştirmesine yol açacak sayısız meşgale var. Ama bizim gençler, hazır lokmayı yemeyi tercih ediyor. Elbette çevremizde hayvan besleyen, hayvanların yaşantısını yakından takip edip hayatın bu yönünü de öğrenen birkaç genç var ama bu yeterli değil. Ha sabah akşam bu gençleri belgesel çeksin(zaman ve para lazım bunu da kabul ediyorum), zor şartlarda dünyayı keşfetsin de demiyorum. Bir kaçı, bu tür alanlara ilgi duyanı bir araya gelerek, bizimde her zaman göremediğimiz şeyleri çekerek işte budur dedirtmeyi bilmelidir. Olmadık şeylere para harcamaktansa, biriktirdikleri ile yeni dünyalara adım atmayı bilmelidirler. Az biraz hevesli olsalar bunu yapabilirler.