Sıcağı sıcağına kaleme alayım dedim. (Bu arada Ertuğrul Yıldız müdürümün kulakları çınlasın.)
İnanın bu ülkenin insanı sanki mizah için yaratılmış gibi.
Dün Piraziz’e gitmek için Bulancak’tan dolmuşa bindim.
Maden’i geçene kadar da 5-6 kişi dolmuşa bindi.
Son yolcuyu aldıktan sonra şoförün arkasında oturan yolculardan biri;
“Enişte (tam olarak böyle seslendi bizde böyledir bu işler) ne zaman biter bu iş” diye bir sual eyledi.
Şoför : “Valla bende bilmiyorum, ne zaman biteceğini.”
Yolcu devamla: “Sen bilirsin, sağdan soldan haberin vardır.”
Şoför biraz canı sıkılarak: “Yakında biter diyorlar” dedi.
Sonra bir diğer yolcu aldı sazı eline ve;
Diğer yolcu: “Adliyede kapalıymış, ne zaman açılacak acaba” diyerek başka bir sual etti.
Şoför nazlanarak; “Nöbetçi mahkemeler varmış, öyle çalışıyorlarmış, senin bir işin mi var” diye karşı soru sorarak cevap verdi.
Diğer yolcu: “Yok bir işim sadece sordum” diye konuşmayı kapattı.
Yine bir başka yolcu bu arada şoföre sual etmeye başladı.
3. yolcu diyelim buna da;
3. yolcu: “Maskelerde yokmuş piyasada biliyon mu” diyerek sohbeti koyulaştırmaya çalıştı.
Şoför: “Heeee” dedi.
3. yolcu: “Hem de virüs geçirmez maske yapmışlar ve bunları da ihraç ederlermiş” diye bir eleştiri getirdi.
Şoför: “Hükümet bu işte geç kaldı, hiçbir işi de doğru dürüst yapamıyorlar.”
3. yolcu: “Hiç sorma yahu, Çin’de Aralık ayında virüs ortaya çıkmış.”
Şoför: “Dedim ya hükümet hemen o zaman tedbir almalıydı. Bu gün böyle olmazdı” diyerek lafı bitirmeye çalıştı. Bu arada dolmuş benim ineceğim yere geldi ve ben dolmuştan indim.
Nasıl, vatandaş her mevzudan haberdar görüyorsunuz değil mi? Her taraftan hiciv, mizah, komedi akıyor. Bunları senaryo haline getir ve skeç olarak komedi dizilerinde oynat. Paraya para demeyiz alimallah!