Bu kaçıncı falan demeğe gerek yok. Şu oldu, bu oldu, dememin de bir anlamı yok. Acılardan bir türlü ders almayan ve bu konuda inatla kanun, yasak, olmaz, yapılamaz, söz konusu değil, izin verilemez, diye çokça sayacağımız şey bizim için hiçte geçerli değil. Eğer olmaz denilen bir şey varsa, bizim menfaatimize de uygun değilse biz onu illaki delecek, bir yolunu bulup kanun dışında yapacağız. Ölürsek de, kalırsak da bunu yapacağız.
Kaçak ev yapmak bizde, kaçak çatı, tadilat, balkon, dükkan, temel, elektrik, su, faturasız iş, üçkağıt, yalan, dolan, kumpas, alavere dalavere, bire aldığını yemin billah beşe satma, bul karayı al parayı, hileli gıda, ürün, zor zamanlarda(kıtlık, işsizlik, salgın, deprem, sel, afet, felaket,) aklınıza ne gelirse insana her şeyi kazık fiyatına satmak hepsi bizde.
Yok sen sallıyorsun diye sitem etmeyin. Ben bu işi yaparken senelerdir neler gördüm, neler. Yazmaya kalksam, ciltler yetmez. Yahu başkan benim adamın, vekil her dediğimi hemen yapar, il ilçe başkanları bir dediğime bakar, vali, kaymakam kim oluyor? Ankara’ya haber verdiğimde anında tayin çıkar, benim sayemde seçildi, muhtar kim ki? Hepsi tek bir sözüme bakar, istersem evi yolun ortasına dikerim, istersem dükkanı kaldırımın üstüne yaparım, vergi vermem, resmi işleri takmam, kendi işimi kendim görürüm, kanun mahkeme bana vız gelir, diye diye bu hallere geldik.
Bu memlekette, araç park cezası için ilçe başkanı arayıp, cezayı iptal ettiren bile var. Altındaki 300bin-500bin liralık aracın 100liralık cezası için başkan arayanlar var yahu!
Bir önceki belediye başkanı zamanında, bir vatandaş, Karadere’nin tam kıyısına bir ev yapmak ister başkan bu kişiye, “olmaz, söz konusu değil, buraya ev yapmak yasak, imar izni veremem”, der, “başka bir yer bul gel” diye söyler. Sonra Karadere’de bir sel oldu. Bende o yere bakmaya gittim. Bir evin içinden sel geçip gitmiş. Bu evde başkana, bana burada imar izni ver, diyen vatandaşındı. İzin alamayan bu vatandaş, bu evi kaçak olarak gizli gizli yapmış. Selde evde olmayınca can kaybı olmamış.
Şimdi bu bir misal, daha başkaları da var.
Peki, bu kadar afet, felaket bize ders oluyor mu? Onu da kimse bilmiyor. Hafta sonu Giresun, Dereli, Doğankent, Yağlıdere, Rize, Trabzon, Artvin, Samsun, Ordu ve diğer illerde olan onca afet ve felaket bize ne anlatıyor, dersiniz? Bir gün bile kendimizi sorguladık mı? Allah yardımcımız olsun, diyorum başka şey demeğe gerek yok!