Bu işte artık nalıncı keseri gibi kendimize yontmadan, kılıcı tek bir hamlede vurup, bir daha depremdi, seldi, heyelandı, yangındı, diye beklemeden sona erdirmek gerekiyor.
Şuna dokunacakmış, buna dokunacakmış, şunun menfaati kaybolacakmış, berikinin zararı olacakmış falan dinlemeden, yasak olan yere ev, bina, dükkan, araç parkı yapılamaz, diye devrimci bir vuruşla beraber işe nokta koyulacak ve hiçbir kimse buna bir kez daha tevessül edemeyecek.
Bundan önce bunlara göz yumanlar, izin verenler, ses çıkarmayanlar, sen yap biz görmedik, diyenler, yakında af çıkar, seçim gelir af olur, diyenleri de, buna çanak tutan, başkanlar, il ilçe başkanları, memurlar, müdürler, valiler, kaymakamlar, vekiller, bakanlar, genel müdürler, mühendisler, müteahhitler, uzmanlar, kim hangi yasağının delinmesine izin verip, göz yumdu ise hesabını vermeli ve bunda sonra aynı şekilde davranacak olanlarda ağır bir bedel ödemelidir.
Yok öyle üç köfte beş lira. Kendimizde dahil herkes bunun bedeli ödemeli, kaçış yok. Bizde vatandaş olarak, yasak ve olmaz denilen şeyin ille de olması için kimsenin kapısını çalmadan, adam gibi yaşamalıyız. Üç kuruş, beş kuruş menfaat için eğilip bükülmeden işimiz, yasa, kanun, talimat ne diyorsa onu yapalım.
Öte dünya’ya götürecek değiliz nasıl olsa; bu dünya’da ne kadar yanlış ve olmayacak iş varsa yapalım demenin bir manası da yok.
Bu kadar can, bu kadar mal, boşuna kaybolmasın. Fay hattının üstüne, dere kenarına, heyelan bölgesinde, imarı olmayan yere tek bir çivi çakmasak ta yaşarız.
Kim ne yapacaksa yapsın, birisinin gözünün yaşına bakmadan, dediğim gibi devrimci bir duruşla, bu meseleyi çözmeli. Ağlayıp, sızlayıp, yalvarıp yakarmanın bize hiç bir faydası olmayacak.
Hayır; biz yine aynı tas aynı hamam, gideceğiz, diyorsanız “size uğurlar ola!”
Bu kafa ile daha çok deprem, sel, heyelan, yangın, trafik kazası olur ve bizde; aynı şekilde ağlayıp dururuz. Yol yakın iken dönmek en güzeldir.
Hadi bakalım, bir kez olsun, hep birlikte bunu başaralım ve işte oluyormuş diyelim!