Tarihin seyrinde önce yontma taş devri ile tanışan insanoğlu daha sonra kendini sürekli geliştirerek, bugünlere gelmiş. Bu devirlerin içinde adı ve yaptığı ile en çok akılda kalanı hep cilalı taş devri olmuştur bana göre. Çok hoş bir ad ve insanı cezbeden söyleniş. Cilalı taş devri insanı kendinden geçiriyor. Parlak, göz kamaştıran bir durumu anlatıyor. Benim ilk aklıma tarih denince cilalı taş devri gelir bu manada.
Dönem salgın devri tarihin içinde. Gerçi salgının s’ne bile inanmam. Sadece çok kullanıldığı için yazılarımda yer alıyor. Hastalık ve virüs başka bir şey. İnsan hasta olur, virüs bulaşır bunlar tarih boyunca hep vardı. Doğar, büyür vadesi gelince de bu dünyaya veda eder. Bunda anlaşılmayan bir durum yok. Alınan tedbirler, kapanmalar, maske, mesafe falan hepsi işin hikaye tarafı. İnsan kendi sağlığı için tedbirlerini alabilir. Gelelim mevzuya. Bu salgın numarası çıkalı beri, bizim ülkemizde de bir bilim kurulu kurularak insanlara ne yapması gerektiğini dikte eden bilim adamı altında Naziler türedi. Bunlara Allah gibi inanan olabilir. Bildiğim ve araştırdığım kadarıyla, bu bilim kurulunda öyle Allah, kitap, dine inanan da yok denecek kadar azmış. Olabilir. Adam bir dine ve yaratıcıya inanamaz. Kendini bağlar bu. Ancak arada bir fark var. Bu bilim kurulundaki bu saydıklarıma uymayan bilim adamları ağızlarını her açtıklarının da, bilim bilim, diyerek bir dini yapıyı övmekten başka bir şey konuşmuyorlar. Bilimi bir din olarak görüyorlar ve kendi tellerinden çalıp söyleyerek, herkesin bilime inanması ve tapmasını bekliyorlar. Her dinlediğimde, her okuduğumda ve izlediğimde bunlara kıs kıs gülüyorum. Okumuşluk başka şey. Hele de bilim ile ilgili okuyunca bir başka tat ve çeşni oluyor. Benim gibi bunlara çok da inanmayanlar için bu söylenenler hikaye gibi geliyor. Ha devam edelim!
Akşam evde okuduğum gazetede bu bilim kurulundan bir hanımefendi, son vakalar hakkında bir konuşma yapmış ve bize aklı vererek bilim ne derse onu yapın demiş. Aynen alıyorum buraya; “Ben herkesin özellikle yılbaşında aklını başına toplamasını ve bilimsel verilerin öngörülerine uyarak, hayatını düzenlemesini öneriyorum. Vaka sayısı ve ölüm oranlarında en az rakamlara ulaşmak istiyorsak bilimin önderliğini kabul etmemiz ve buna göre hareket etmemiz gerekiyor” demiş. Hanımefendi; uymaz isek ne olacak? Toplama kamplarında gaz odalarında nefessiz mi kalacağız! Yarın devam edeceğim!