Dün sabah işim bitince balıkçı Aydın Kalafat ağbimden palamut alayımda eve götüreyim diyerek yanına doğru yol aldım. Tabii palamut şu anda el yakar durumda(parası olan için çokta tın fiyatlar). Hoş sohbet derken, bizim buranın denizinde az palamut çıktığını ve fiyatların kolay kolay düşmeyeceğini öğrendim. Olur yani; Palamutçularda para kazanacak. Hatta birkaç gün önce bir arkadaş ile balıklar niye çok pahalı diye konuşurken, aklıma balıkların protein kaynağı olduğu geldi. Oyun şu şekilde gidiyor, insana sağlık ve ruhen ne iyi geliyorsa onlar çok pahalı oluyor. Misal proteinin en çok olduğu kuzu eti imiş. Sonra balıklar, sonra yumurta, süt ürünleri ve diğerleri geliyor. Peki bu ürünler son birkaç senede nasıl pahalı hale geldi? Kuzu eti epeyce bir pahalı bildiğim kadarıyla, balık ve diğer ürünler hak keza aynı şekilde sürekli olarak artış içinde. Peki nedir ucuz olanlar derseniz, sağınıza solunuz şöyle bir baktığınız da, paketli gıdalar(neresi gıda onu da kimse görmüş değil)şekerli ürünler, abur cubur tabir edilen her şey ve tabii ki, asitli içecek ve yiyecekler. Kalorisi çok, proteini sıfır olan ürünlerin tamamı üç beş kuruş diyebiliriz. Bu ürünlere öyle göz boyamak için yapılmış on kuruş, beş kuruş yapılan artışlar hikayeden öte değildir. Birden; yani covid salgını ile birlikte insanların paket servise yönlendirilmesi hazır ve paketlenmiş ürünlerin rağbet görür oluşu aslında bu oyunun bir parçasıydı. Çok iyi planlamış ve epey de bir başarılı olmuş bu parçası. Mevzuyu çokta bu dar alanda sıkıştırıp kalıp diş macununu unutmadan devam edelim. Ha, daha önce yazdığım gibi, sene 1950’lerden sonra ülkemizde hızlı bir şekilde insanların diş macunu kullanması ve dişlerini fırçalaması için bakanlıkça planlar, projeler ve programlar(hepsi de ne hikmet ise p ile başlıyor yazarken dikkatimi çekti şimdi!) yapılmış ve bunu uygulamışlar. Şimdi ise gırla gidiyor, diş macunu kullanmayanı ve diş doktoruna gitmeyeni yolda çevirip bir güzel dövüyorlar. Valla ben uzun zamandır diş için doktora falan uğramış değil. Çok büyük bir diş sıkıntısı olursa gidiyorum. Mevzudan kopmayalım, diş sağlığı ve bununla ilgili her şeyin dünya genelindeki yönetimi, işleyişi, ürünlerin satışı, üretimi, nasıl gelişeceği ve bundan kaç para kazanılacağı tamamıyla, küresel çetenin hakimiyyetin de desek; yalan olmaz başımızda ağrımaz. Yani ne kadar diş macunu o kadar teslimiyet anlayacağınız.
Anasayfa
Yazarlar
Erhan GÜNDOĞAR
Yazı Detayı
Bu yazı 236+ kez okundu.
Diş macunu deyip de geçmeyin; bin bir türlü huyu var
Dün sabah işim bitince balıkçı Aydın Kalafat ağbimden palamut alayımda eve götüreyim diyerek yanına doğru yol aldım. Tabii palamut şu anda el yakar durumda(parası olan için çokta tın fiyatlar). Hoş sohbet derken, bizim buranın denizinde az palamut çıktığını ve fiyatların kolay kolay düşmeyeceğini öğrendim. Olur yani; Palamutçularda para kazanacak. Hatta birkaç gün önce bir arkadaş ile balıklar niye çok pahalı diye konuşurken, aklıma balıkların protein kaynağı olduğu geldi. Oyun şu şekilde gidiyor, insana sağlık ve ruhen ne iyi geliyorsa onlar çok pahalı oluyor. Misal proteinin en çok olduğu kuzu eti imiş. Sonra balıklar, sonra yumurta, süt ürünleri ve diğerleri geliyor. Peki bu ürünler son birkaç senede nasıl pahalı hale geldi? Kuzu eti epeyce bir pahalı bildiğim kadarıyla, balık ve diğer ürünler hak keza aynı şekilde sürekli olarak artış içinde. Peki nedir ucuz olanlar derseniz, sağınıza solunuz şöyle bir baktığınız da, paketli gıdalar(neresi gıda onu da kimse görmüş değil)şekerli ürünler, abur cubur tabir edilen her şey ve tabii ki, asitli içecek ve yiyecekler. Kalorisi çok, proteini sıfır olan ürünlerin tamamı üç beş kuruş diyebiliriz. Bu ürünlere öyle göz boyamak için yapılmış on kuruş, beş kuruş yapılan artışlar hikayeden öte değildir. Birden; yani covid salgını ile birlikte insanların paket servise yönlendirilmesi hazır ve paketlenmiş ürünlerin rağbet görür oluşu aslında bu oyunun bir parçasıydı. Çok iyi planlamış ve epey de bir başarılı olmuş bu parçası. Mevzuyu çokta bu dar alanda sıkıştırıp kalıp diş macununu unutmadan devam edelim. Ha, daha önce yazdığım gibi, sene 1950’lerden sonra ülkemizde hızlı bir şekilde insanların diş macunu kullanması ve dişlerini fırçalaması için bakanlıkça planlar, projeler ve programlar(hepsi de ne hikmet ise p ile başlıyor yazarken dikkatimi çekti şimdi!) yapılmış ve bunu uygulamışlar. Şimdi ise gırla gidiyor, diş macunu kullanmayanı ve diş doktoruna gitmeyeni yolda çevirip bir güzel dövüyorlar. Valla ben uzun zamandır diş için doktora falan uğramış değil. Çok büyük bir diş sıkıntısı olursa gidiyorum. Mevzudan kopmayalım, diş sağlığı ve bununla ilgili her şeyin dünya genelindeki yönetimi, işleyişi, ürünlerin satışı, üretimi, nasıl gelişeceği ve bundan kaç para kazanılacağı tamamıyla, küresel çetenin hakimiyyetin de desek; yalan olmaz başımızda ağrımaz. Yani ne kadar diş macunu o kadar teslimiyet anlayacağınız.
Ekleme
Tarihi: 16 Eylül 2022 - Cuma
Diş macunu deyip de geçmeyin; bin bir türlü huyu var
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.