Sanki, İngiltere’de sarayda doğdu da çıktığı yumurtayı beğenmiyor haspam. Bir havalar, bir havalar, diyeceğim o da yok benim gibi çulsuz zahir göründüğü kadarıyla. Allah insanı, kibir içine sokmasın, bu kibir müsveddeleri kendilerini bir şey sanıyorlar.
Pazartesi günü bir işimiz için valiliğe gidecektim. Bulancak, Giresun dolmuşuna bindim ve arka sıraya oturdum. Yan tarafımda bir adam ile hatun vardı. Yola çıktık ve hatun telefonla konuşmaya başladı ve Giresun’da ineceği yeri telefonun diğer ucundaki kişiye söyledi. Bunda bir şey yok. Epeyce bir gittikten sonra, bu hatun çalan telefona cevap verdi. İşte yolun şurasındayız, dedi. Sonra da, her ne hikmet ise, karşısındaki bir şey dedi ki, o da, “Valla bu dolmuşları hayatımda hiç sevmedim, ilk defa dolmuşa bindim, onun için nerede ineceğimi bilmiyorum” dedi. Telefonu kapattı ve yanındaki adamla konuşmaya başladı.
Bende şöyle yan döndüm ve bu hatuna baktım. Aşağından yukarıya doğru baktım, yukarıdan aşağıya doğru bir baktım, boyu taş çatlasa 1.55 santim ancak vardı. Tartıya çıksa 50 kilo gelmez gibime geldi. Sosyete mi desem o da pek görüntüde yoktu. Jet sosyete desem, zaten bu dolmuşa binmezdi. İçimden, “Ulan benim gibi ay sonunu ancak getirecek hali var, bizim gül gibi dolmuşları sevmezmiş. Bu dolmuşlar Giresun, Bulancak var olduğundan beri milyonlarca insan taşımış ve kimse böyle bir şey dememiş; bu haspam, bundan rahatsız olmuş” dedim ve aklıma şoföre, “Şoför gardaşım şurada dur da şu hatuna bir tekme vur ve çabucak aşağı insin bu sevmediği dolmuştan” diyesim geldi.
İşin latifesi bir yana hayatımda ilk kez bu minval bir durum ile karşılaştım.
Senelerdir dolmuşlarda işim için gider gelirim, bu kafada bir şeyle karşılaşmamıştım. Ne kendini beğenmişliktir ki bu? Demek ki, bu hatun, sabah akşam özel aracı ile gidiyordu da, aracının lastiğimi patladı da dolmuşlara kaldı?
Bakalım bu ahir ömrümüzde daha neler göreceğiz!