Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Dolmuşlarda her zaman hayat vardır

Bir kaç aydır beni sıkıntılı bir duruma sokan alerjik rahatsızlığım sebebiyle dolmuşa falan binemedim.  Son birkaç gündür azda olsa dolmuşlar ile sağa sola gidip gelmeye başlayınca, arada sırada yazdığım dolmuş hikayelerinden yine bir iki gün içinde hikaye çıktı. Hafta sonunda öne Giresun’a bir işim için gittim. Sonra Salı günü yani dün Piraziz’e dağıtım için geçtim. Her zaman insanı güldürecek ve yeri geldi mi ağlatacak denli bu hayatın ta içinden bu hikayeler. Ben en çok gülünesi olanları yazıyorum ki, onca sıkıntılı olan gündemlerden biraz olsun uzaklaşalım. Her neyse, Giresun’a gittim ve işim bitince geri dönüşte dolmuşla geliyordum. Spor salonun orada üç genç dolmuşa bindi. Ayvasıl’a kadar gideceklerdi. Benim oturduğum yerin bir arkası olan yere oturdular. Bir kız, ikisi erkek bu gençler bir başladılar, muhabbete ki, epeyce bir onları dinledim onlar inene kadar. Bir telefon mevzu oldu ancak bu kadar olur. Yahu biz genç olduğumuz dönemlerde(şimdi de gencim de artık orta yaş kuşağı genci olduk)bu tarz bir muhabbet asla etmezdik. Yok şu telefon daha iyi görüntü alırmış, hayır şu model daha iyi olurmuş, beni çok iyi çekermiş falan gibisinden fındık kabuğunu doldurmayacak sözler. Bana çok bir şey ifade etmiyor. Çok merak etmediğim bir şey teknoloji. Şimdi ki; gençler buna bağlı bir hayat içinde sanki yoğun bakımda nefes alanlar gibi telefon olmaz ise felç kalacaklar. Bu lak lak inene kadar devam etti ve önce genç kız, sonra da iki genç inecekleri yerde indiler. Bende sessizlik içinde yoluma devam ederek Bulancak’a geldim. Dünde Piraziz’e geçtim ve Bulancak’tan yola çıktık ve yolda birkaç yolcu daha alan dolmuş ile Maden’e kadar geldik. Burada inmek isteyen genç bir yolcu kulağında telefon ile kapının yanına geldi. Bir eli de çantasında olan genç yolcu kapı, dolmuş durmadan açılınca birden kapının boşluğuna doğru uçar gibi hareket etti ve düşmekten son anda kurtuldu. Ben “aman dikkat” diyene kadar durmuş durdu ve genç biraz sallanır gibi olarak aşağı indi. İndi ve telefonu kulağından hiç çekmedi bu anlarda. Düşmüş, kalkmış hiç umurunda değil gibi idi. Yani kafa göz yarılsa, kolu bacağı kırılsa önemli değildi herhalde. Yeter ki, telefona bir şey olmasın, der gibi bana bakarken dolmuşta yoluna gitti. İşimiz çok zor çok, diyorum; başka şey demiyorum!            
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2021 - Çarşamba
Erhan GÜNDOĞAR

Dolmuşlarda her zaman hayat vardır

Bir kaç aydır beni sıkıntılı bir duruma sokan alerjik rahatsızlığım sebebiyle dolmuşa falan binemedim.  Son birkaç gündür azda olsa dolmuşlar ile sağa sola gidip gelmeye başlayınca, arada sırada yazdığım dolmuş hikayelerinden yine bir iki gün içinde hikaye çıktı. Hafta sonunda öne Giresun’a bir işim için gittim. Sonra Salı günü yani dün Piraziz’e dağıtım için geçtim.

Her zaman insanı güldürecek ve yeri geldi mi ağlatacak denli bu hayatın ta içinden bu hikayeler. Ben en çok gülünesi olanları yazıyorum ki, onca sıkıntılı olan gündemlerden biraz olsun uzaklaşalım. Her neyse, Giresun’a gittim ve işim bitince geri dönüşte dolmuşla geliyordum. Spor salonun orada üç genç dolmuşa bindi. Ayvasıl’a kadar gideceklerdi. Benim oturduğum yerin bir arkası olan yere oturdular. Bir kız, ikisi erkek bu gençler bir başladılar, muhabbete ki, epeyce bir onları dinledim onlar inene kadar. Bir telefon mevzu oldu ancak bu kadar olur. Yahu biz genç olduğumuz dönemlerde(şimdi de gencim de artık orta yaş kuşağı genci olduk)bu tarz bir muhabbet asla etmezdik. Yok şu telefon daha iyi görüntü alırmış, hayır şu model daha iyi olurmuş, beni çok iyi çekermiş falan gibisinden fındık kabuğunu doldurmayacak sözler. Bana çok bir şey ifade etmiyor. Çok merak etmediğim bir şey teknoloji. Şimdi ki; gençler buna bağlı bir hayat içinde sanki yoğun bakımda nefes alanlar gibi telefon olmaz ise felç kalacaklar. Bu lak lak inene kadar devam etti ve önce genç kız, sonra da iki genç inecekleri yerde indiler. Bende sessizlik içinde yoluma devam ederek Bulancak’a geldim.

Dünde Piraziz’e geçtim ve Bulancak’tan yola çıktık ve yolda birkaç yolcu daha alan dolmuş ile Maden’e kadar geldik. Burada inmek isteyen genç bir yolcu kulağında telefon ile kapının yanına geldi. Bir eli de çantasında olan genç yolcu kapı, dolmuş durmadan açılınca birden kapının boşluğuna doğru uçar gibi hareket etti ve düşmekten son anda kurtuldu. Ben “aman dikkat” diyene kadar durmuş durdu ve genç biraz sallanır gibi olarak aşağı indi. İndi ve telefonu kulağından hiç çekmedi bu anlarda. Düşmüş, kalkmış hiç umurunda değil gibi idi. Yani kafa göz yarılsa, kolu bacağı kırılsa önemli değildi herhalde. Yeter ki, telefona bir şey olmasın, der gibi bana bakarken dolmuşta yoluna gitti. İşimiz çok zor çok, diyorum; başka şey demiyorum!            

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.