Cuma günü öğle civarında PTT’nin oradan geçiyordum. Bir yere uğradım ve bisikletime binerken birkaç metre yanımda sohbet eden birkaç kişinin söyledikleri kulağıma çalındı. Zaten yavaş gittiğim için duymakta bir zorlukta çekmiyordum. Bu kişiler bir ev alımı ile ilgili konuşuyordu. Bulunduğum(PTT’nin olduğu yerin orası) yerin karşısında bir binadaki dairenin satılması ile ilgili aralarında bilgi alışverişi yapıyorlardı. Benim bu işler ile bugüne kadar pek ilgim olmadığından(öyle evdi arabaydı, köşktü, villaydı, yazlıktı gibi işler benden uzaktadır) bu daire ya da evin metre karesinin ne anlama geldiğini çokta merak etmen. Aralarında evin 250m2 olduğu ifade edildi. Alıcı olan diğer kişi ise “benim şimdiki evim de 190m2” dedi. Herhalde şunu dedi, “eh ancak bize bu yeter mi, demek istedi pek de anlayamadım. “Küçük bu ev, biz at koşturacağız, basketbol takımı antremanı yapacağız” falan gibi bir mana çıkartım ben bundan. Bir ev ne kadar büyük olabilir ki?
Ne olabilir bir evin çok büyük olmasından! Ordu falan mı kalacak? Ev 85-90 en fazla 100 m2 olsa ne olur ki insanın hayatında! Boyu posu 4-5 metre mi bir insanın; ayağını bir çekyatta uzatsa kısa mı kalacak! Diyelim ki bu ev 300-400m2 olsa atış poligonu filan mı kurulacak odalara!
Bazen basın yayında(medya demiyorum özellikle, benim için hala gazeteler geçerli)haberler oluyor, şu meşhur kişi eşine, sevgilisine veya metresine şu binada 500m2, 1000m2 daire almış falan deyince akıl tutulmasına uğruyorum. Alacakta ne olacak ki, evin içinde bir odadan odaya ancak 5-10 dakikada gidersin. Hep çoluk çocuk olsa ne yazar, yine evi için boş kalır. Şu insanoğlu ne garip ki, dün mağaradan, köyden tek göz odadan geldi bugün gökdelenlerin tepesinden inmez oldu. Sanki koronavirüsüden kurtulacaklar. Ölümden kaçacaklar! Olur söylerim tanıdıklara!