Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Felaket içindeyiz!

Hem de ne felaket. Hepimiz; Bulancaklı senelerdir bu felaketten ‘illallah’ dedi ama bu felaketten kurtulacak gibi değil. Şimdi hepimiz derken, (sadece gazeteyi okuyanlar bu hepinizden kastım) “ne felaketi, biz duymadık, ne oldu” diye merak edip duruyorsunuz elbette! Hemen hemen her gün karşı karşıya geldiğimiz bu felaket sebebiyle ilçemizde adım atmaya yer yok diyebilirim. Sanki bir sel, yağmur, dolu gibi 24 saat boyunca durmadan ilçemizi etkiliyor. Hani bardaktan boşanırcasına yağmur yağar, sağanak olur, sel gibi önüne kattığını alıp götürür gibi bu da aynen insanı içine bir alıyor ve bir daha kendini toplamaya izin vermiyor. İşimiz gereği gün içinde ilçenin hemen her yerine seyir halinde olduğumuzdan, bisikletim veya yaya olarak arşınladığım, her santim yerde arabadan geçilmiyor. Bulancak’ta nereye gitsem; sokak, cadde, kaldırım, ara yerler, işyerleri, Pazarsuyu’ndan Talipli’ye kadar gezdiğim güzergahların olduğu mıntıkaların tamamında araç selinden geçmek mümkün değil. Modern zamanların, yeni Dünya’nın vazgeçilmezi olan araba sevdasının sonu gelmeyecek gibi. Özellikle Bulancak’ın en işlek caddesi olan 15 Temmuz Şehitler caddesinden bir yere gitmek çok zor. İnanın araç selinden geçer gibi oluyorum. Tam bir felaket içinde kalmış ve kurtulmanın da söz konusu olmadığı bir haldeyim. Akıp giden ve sonu gelmeyen bir sel gibi, her yerde her an karşınıza bir araç çıkıyor. Sadece araba olsa, bir nebze tamam dersiniz. Motor, bisiklet, son zamanlarda pat pat, atm, say sayabildiğin kadarıyla bu selin içinde sizi önüne katmış gidiyor. Dün akşam eve gidiyorum, nereden geçsem araba, bisiklet yoluna geçmek mümkün değil, kaldırıma çıkayım, dedim, orası da ana baba günü gibi. Sağa geçilmiyor, sola geçilmiyor, kenarda biraz durayım öyle gideyim, kimi yolun ortasında durmuş, kimi istediği yere park etmiş, kimi korna çalar tam bir felaket senaryosu gibi. Acısu yoluna çıktım, “aman Allah’ım, üstüme üstüme araç filosu geliyor, eve zor gittim. Yani sizin anlayacağınız esas felaket aslında bu. Seldi, depremdi, yağmurdu, kıtlıkta hepsinin bir süresi var ve geçip gider. Ancak bu araç selinin bir çaresi yok.               
Ekleme Tarihi: 14 Temmuz 2020 - Salı
Erhan GÜNDOĞAR

Felaket içindeyiz!

Hem de ne felaket. Hepimiz; Bulancaklı senelerdir bu felaketten ‘illallah’ dedi ama bu felaketten kurtulacak gibi değil. Şimdi hepimiz derken, (sadece gazeteyi okuyanlar bu hepinizden kastım) “ne felaketi, biz duymadık, ne oldu” diye merak edip duruyorsunuz elbette!

Hemen hemen her gün karşı karşıya geldiğimiz bu felaket sebebiyle ilçemizde adım atmaya yer yok diyebilirim. Sanki bir sel, yağmur, dolu gibi 24 saat boyunca durmadan ilçemizi etkiliyor.

Hani bardaktan boşanırcasına yağmur yağar, sağanak olur, sel gibi önüne kattığını alıp götürür gibi bu da aynen insanı içine bir alıyor ve bir daha kendini toplamaya izin vermiyor.

İşimiz gereği gün içinde ilçenin hemen her yerine seyir halinde olduğumuzdan, bisikletim veya yaya olarak arşınladığım, her santim yerde arabadan geçilmiyor. Bulancak’ta nereye gitsem; sokak, cadde, kaldırım, ara yerler, işyerleri, Pazarsuyu’ndan Talipli’ye kadar gezdiğim güzergahların olduğu mıntıkaların tamamında araç selinden geçmek mümkün değil.

Modern zamanların, yeni Dünya’nın vazgeçilmezi olan araba sevdasının sonu gelmeyecek gibi. Özellikle Bulancak’ın en işlek caddesi olan 15 Temmuz Şehitler caddesinden bir yere gitmek çok zor. İnanın araç selinden geçer gibi oluyorum. Tam bir felaket içinde kalmış ve kurtulmanın da söz konusu olmadığı bir haldeyim. Akıp giden ve sonu gelmeyen bir sel gibi, her yerde her an karşınıza bir araç çıkıyor. Sadece araba olsa, bir nebze tamam dersiniz. Motor, bisiklet, son zamanlarda pat pat, atm, say sayabildiğin kadarıyla bu selin içinde sizi önüne katmış gidiyor.

Dün akşam eve gidiyorum, nereden geçsem araba, bisiklet yoluna geçmek mümkün değil, kaldırıma çıkayım, dedim, orası da ana baba günü gibi. Sağa geçilmiyor, sola geçilmiyor, kenarda biraz durayım öyle gideyim, kimi yolun ortasında durmuş, kimi istediği yere park etmiş, kimi korna çalar tam bir felaket senaryosu gibi. Acısu yoluna çıktım, “aman Allah’ım, üstüme üstüme araç filosu geliyor, eve zor gittim.

Yani sizin anlayacağınız esas felaket aslında bu. Seldi, depremdi, yağmurdu, kıtlıkta hepsinin bir süresi var ve geçip gider. Ancak bu araç selinin bir çaresi yok.               

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.