Fiyattı, nasıl toplanacaktı, amele var mı gibi sorular geride kaldı ve üreticiler bahçeye hafta sonu olmak üzere girdi. Bende bu yollardan çok geçmiş biriyim. Kendi bahçemiz olmadığı için babamla beraber yarıcılık yaptığı fındık bahçelerinde çok fındık topladım, çuval, harel taşıdım, soğlama yaptım, dal kestim, kışlık odun hazırladım, sırtımda evden bahçeye şelek ile yemek götürdüm getirdim. Sabahın insanı yataktan kalkma diyen uykusundan uyanıp saat yedide yola çıktım ve yorgun bir halde bahçeye çok gitmişliğim vardır. Öyle varlıklı ve çok geliri olan bir ailemiz yoktu. O zamanlarda ancak kendimizi geçindiriyorduk. Babam hep reçber olarak hayatını sürdürüyordu. Anamda ona elinden geldiği kadar yardımcı olurdu. Bizde evde olan çoluk çocukta bahçe bağ işleri ile epeyce bir uğraştı durdu. Az fındığı getirecek kamyon beklemedik, fındığı metrelerce sırtta taşıdık, yağmur, çamur içinde arabaya kadar taşımak bir ölümdü bize. Kamyoncu İsmet ağbi arabayla gelecek diye çok fındık üstünde yatıp bekledim. Eve getirdiğimizde harman yapılacak, akşam oldu mu üstü örtülecek, elle fındık ayıklanacak, son bir kez el patozu ile savrulacak gibi çok işi yaptım ve bun işi tek başıma yapacak kadar da ustalaştım. Bilirim bu işi sizin anlayacağınız. Sonra sonra her şey gelişti de, şimdi bu işi yapanlar bana bazen hava atıyor. Onların işi çok diyorum devam etsinler dursunlar.
Ha esasa gelelim bu arada, bahçe hatıralarımdan aklımda kalanı anlatayım bari! Amele olarak fındık topladığım bir fındık zamanı, anam, ablam, ben, Kızılot’ta bir tanıdığımızın fındığını toplamaya gitmiştik. Bizim İlyas ve Kenan Kara kardeşler, bahçenin sahiplerinin çocukları Emrah, Osman’da aynı sırayı götürüyor ve lak lak ediyorduk. Bizim bir yan tarafımızda da anamla beraber köyden birkaç kişi de sıra takip ediyordu. Öğleden sonra biz başladık laflamaya; tabii en çok ben laf ediyorum içlerinde çokbilmiş olarak… Aklınıza ne gelirse, siyaset, spor, din, bilim, kültür sanat, fındık say sayabildiğin kadarıyla laf üstüne laf, mevzu üstüne mevzu ile saatler ilerliyordu. Ben hem fındık topluyorum, hem laf ediyorken, bir ara beni birinin takip ettiğini hissettim. Yanımızdaki kişilerden bir teyze bana bakıyor ve başını iki yana sallıyordu. “Allah allah” dedim içimden. Bu, akşam saat altıya kadar beni göz ucu ile takip etti ve ben bu saate bahçeden çıkıp gittim. Akşam evde anam bana, “bu durmadan konuşan adam kim, başım şişti laflarından, inşallah yarın fındık toplamaya gelmez” diye sual edince, anam da, “benim oğlum” demiş. Diğer gün gittim mi, gitmedim mi, şimdi hatırlamıyorum. Devam ederiz inşallah!