Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

GÖÇÜN BU ÜLKE İNSANINA ETTİKLERİNİ SORGULAMALIYIZ

Bir gün önce bir esnaf arkadaşım ile sohbet ederken bir yakının cenazesinden söz edince, aklıma bu ülkedeki göç meselesinin ne kadar da dallı budaklı olduğu geldi. Hem ülke dışına yapılan göç hem de köyden küçük yerleşim yerlerine olan ve özellikle 1960’lı senelerden sonra çok hızlı artan göçün geldiği nokta sorgulanmaya çok müsait gibi duruyor. Bu işin çok boyutlu olduğu su götürmez. Üzerinde çok yazılmış çizilmiş ve meseleyi çözecek bir yolda görünmemiş. Sohbette bu vefat eden hatun kişinin naaşı 2 gün sonra Giresun’daki kaldığı köydeki evinde yakınları tarafından bulunmuş. Tek başına ve çoluk çocuğunun fazla uzakta olmadığı evinde(eskiden bir evde nereden baksanız üç beş insan olurdu) kendi başına hayat süren bu insan(insanlar şimdi epeyce bir arttı, bunu unutmayalım esas mesele aslında bu gibi bence) belki de daha uzun bir süre öylece kalacaktı. Sonra böyle çok sayıda vakanın olduğunu bildiğim içinde bu içerden aşağıya olan, yani köyden il’e ve ilçeye veya tersi ilçeden köye olan göç katmalı yapısı ile araştırılmalı, insanlar üzerindeki tesirleri tam olarak ortaya konarak kalıcı bir çare bulunmalı. Ben çok gezdiğim için(öyle turizm için değil, haber, sağa sola bakma, esnaf yanına uğrama babında dedim) apartman pencerelerinden bakan ihtiyar erkek ve hatun kişileri görünce, aklıma köyden ilçeye niye geldiklerini hep merak ederim. Köyde bağı bahçesi, fındığı, ineği, koyun tavuk ve diğerleri ile aklınıza gelecek olan sağlıklı bir hayatı terk ederek, modern kabir denilen bu beton içinde akşam etmek çok boğucu. Çoğu hasta ve kendini yalnız bırakılmış hisseden bu insanları pencerelerden bu göz boyayıcı Dünya’ya bakarken, görünce ne düşündüklerini sormak içimden geçiyor. Şehirleşme veya betonlaşma denilen bu kaos buradaki iç göçü bile tarumar etti. Hastanelere gelen insanları gördükçe, sağlıktan olan büyük bir kesimi görmek mümkün. Sabah akşam hastanelerde değilim. Arada sırada haber ve ziyaretlerimde bunları çok sık görüyorum. Yine sohbet ettiğim ortamlarda da aynı hikayeler anlatılıyor. Bunun edebiyatı yani romanı, kitabı, hikayeleri yazılmalı. Öyle köyden geldim şehirde aşık oldum, çok zengin oldum mavalı gibi değil. Sadece insani olan yanı yazılmalı. Farkında mısınız bilmiyorum, sağınıza solunuza iyi bakın!?       
Ekleme Tarihi: 08 Kasım 2024 - Cuma
Erhan GÜNDOĞAR

GÖÇÜN BU ÜLKE İNSANINA ETTİKLERİNİ SORGULAMALIYIZ

Bir gün önce bir esnaf arkadaşım ile sohbet ederken bir yakının cenazesinden söz edince, aklıma bu ülkedeki göç meselesinin ne kadar da dallı budaklı olduğu geldi. Hem ülke dışına yapılan göç hem de köyden küçük yerleşim yerlerine olan ve özellikle 1960’lı senelerden sonra çok hızlı artan göçün geldiği nokta sorgulanmaya çok müsait gibi duruyor. Bu işin çok boyutlu olduğu su götürmez. Üzerinde çok yazılmış çizilmiş ve meseleyi çözecek bir yolda görünmemiş. Sohbette bu vefat eden hatun kişinin naaşı 2 gün sonra Giresun’daki kaldığı köydeki evinde yakınları tarafından bulunmuş. Tek başına ve çoluk çocuğunun fazla uzakta olmadığı evinde(eskiden bir evde nereden baksanız üç beş insan olurdu) kendi başına hayat süren bu insan(insanlar şimdi epeyce bir arttı, bunu unutmayalım esas mesele aslında bu gibi bence) belki de daha uzun bir süre öylece kalacaktı. Sonra böyle çok sayıda vakanın olduğunu bildiğim içinde bu içerden aşağıya olan, yani köyden il’e ve ilçeye veya tersi ilçeden köye olan göç katmalı yapısı ile araştırılmalı, insanlar üzerindeki tesirleri tam olarak ortaya konarak kalıcı bir çare bulunmalı. Ben çok gezdiğim için(öyle turizm için değil, haber, sağa sola bakma, esnaf yanına uğrama babında dedim) apartman pencerelerinden bakan ihtiyar erkek ve hatun kişileri görünce, aklıma köyden ilçeye niye geldiklerini hep merak ederim. Köyde bağı bahçesi, fındığı, ineği, koyun tavuk ve diğerleri ile aklınıza gelecek olan sağlıklı bir hayatı terk ederek, modern kabir denilen bu beton içinde akşam etmek çok boğucu. Çoğu hasta ve kendini yalnız bırakılmış hisseden bu insanları pencerelerden bu göz boyayıcı Dünya’ya bakarken, görünce ne düşündüklerini sormak içimden geçiyor. Şehirleşme veya betonlaşma denilen bu kaos buradaki iç göçü bile tarumar etti. Hastanelere gelen insanları gördükçe, sağlıktan olan büyük bir kesimi görmek mümkün. Sabah akşam hastanelerde değilim. Arada sırada haber ve ziyaretlerimde bunları çok sık görüyorum. Yine sohbet ettiğim ortamlarda da aynı hikayeler anlatılıyor. Bunun edebiyatı yani romanı, kitabı, hikayeleri yazılmalı. Öyle köyden geldim şehirde aşık oldum, çok zengin oldum mavalı gibi değil. Sadece insani olan yanı yazılmalı. Farkında mısınız bilmiyorum, sağınıza solunuza iyi bakın!?       

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.