Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Harala gürele bir hayatın içindeyiz

Öyle bir hayatın içindeyiz ki; hep bir harala gürele koşturup duruyoruz. Ne zaman ne olacağını kimse bilmiyor ve an be an her şey hareket halinde olunca ne yapacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Birden bir şey oluyor ve yapılan plan proje veya kendimizce hesap ettiğimiz şeyler yıkılıp gidiyor. Bir hafta önce, bir ay önce, bir gün önce, yataktan kalkıp yola çıktığımızda; veya eve gelip, “bu akşam bari ses seda olmasın da bir rahat edeyim dediğimde” fazla zaman geçmeden bütün hesaplar kitaplar olduğu gibi, allak bullak oluyor. Bir olay ya da bir ölüm haberi, kaza, hastalık, vukuat ile birlikte olduğumuz yerden fırlıyor ve artık her şey az önceki andan itibaren hızla mevzi kaybediyor. Hele de bizim işimiz de, bu hep böyle oluyor. Sabah evden çıkıp sağa sola baka baka işimizi yapıp gelirken, yolda veya bir dükkanda, birisi; “akşam olanı duydun mu, senin haberin vardır” diye sual edilince, bende bazen çok şaşırıyorum. Zaten eve gün içinde onca gürültü patırtıdan sonra gitmek ve azda olsa kafa dinlemek her zaman iyi gelir diye gidiyorum. Ancak bu o kadarda kolay olmuyor. Evde internet ve bu gibi şeyler olmadığından bazı konularda sabah olunca haberdar oluyorum. Bu sebeple de, sabahtan itibaren çok sayıda kişi ile konuşuyor ve bildiğim kadarıyla birkaç kelam ediyorum. Her şeyi o anda bilmem veya konuya vakıf olmam elbet kolay değil. Bir süre geçmesi ve birkaç yerden bilgi almam gerekiyor. Anlayacağınız işimiz bu harala gürele içinde hiçte kolay değil. Yanlış veya hatalı bir şey demeden, yazmadan önce kılı kırk yararak bilgi aktarmak daha doğrudur, diye ilk anda öğrendiğim çok şeyi süzgeçten geçirmek için elimden geleni yaparak haber veya köşe yazmak elzemdir. Yoksa, “ayıkla pirincin taşını” olayı baş gösterince hiçte hoş olmuyor. Onun için bizim her şeyi ilk anlarda tam doğru olarak öğrenmemiz bile zaman alıyor. Doğru haber almak ve bunu aktarmak içinde gerekli bir çalışma yapıyoruz. Öyle “şu şudur, bu budur” demeden önce konuyu bizimde tam anlamamız ve doğru bilgi vermemiz için de acele ile adım atmamak lazımdır. Bu harala gürele içinde, her şey bir anda başka mecralara akar ve iş dedikodu çarkları içinde kaybolur gider. Hele sosyal ağlar denilen alanlarda sukutu hayale uğramak insanı her zaman zor durumda bırakır.    
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2020 - Perşembe
Erhan GÜNDOĞAR

Harala gürele bir hayatın içindeyiz

Öyle bir hayatın içindeyiz ki; hep bir harala gürele koşturup duruyoruz. Ne zaman ne olacağını kimse bilmiyor ve an be an her şey hareket halinde olunca ne yapacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Birden bir şey oluyor ve yapılan plan proje veya kendimizce hesap ettiğimiz şeyler yıkılıp gidiyor.

Bir hafta önce, bir ay önce, bir gün önce, yataktan kalkıp yola çıktığımızda; veya eve gelip, “bu akşam bari ses seda olmasın da bir rahat edeyim dediğimde” fazla zaman geçmeden bütün hesaplar kitaplar olduğu gibi, allak bullak oluyor. Bir olay ya da bir ölüm haberi, kaza, hastalık, vukuat ile birlikte olduğumuz yerden fırlıyor ve artık her şey az önceki andan itibaren hızla mevzi kaybediyor.

Hele de bizim işimiz de, bu hep böyle oluyor.

Sabah evden çıkıp sağa sola baka baka işimizi yapıp gelirken, yolda veya bir dükkanda, birisi; “akşam olanı duydun mu, senin haberin vardır” diye sual edilince, bende bazen çok şaşırıyorum. Zaten eve gün içinde onca gürültü patırtıdan sonra gitmek ve azda olsa kafa dinlemek her zaman iyi gelir diye gidiyorum.

Ancak bu o kadarda kolay olmuyor. Evde internet ve bu gibi şeyler olmadığından bazı konularda sabah olunca haberdar oluyorum. Bu sebeple de, sabahtan itibaren çok sayıda kişi ile konuşuyor ve bildiğim kadarıyla birkaç kelam ediyorum. Her şeyi o anda bilmem veya konuya vakıf olmam elbet kolay değil. Bir süre geçmesi ve birkaç yerden bilgi almam gerekiyor.

Anlayacağınız işimiz bu harala gürele içinde hiçte kolay değil. Yanlış veya hatalı bir şey demeden, yazmadan önce kılı kırk yararak bilgi aktarmak daha doğrudur, diye ilk anda öğrendiğim çok şeyi süzgeçten geçirmek için elimden geleni yaparak haber veya köşe yazmak elzemdir. Yoksa, “ayıkla pirincin taşını” olayı baş gösterince hiçte hoş olmuyor.

Onun için bizim her şeyi ilk anlarda tam doğru olarak öğrenmemiz bile zaman alıyor. Doğru haber almak ve bunu aktarmak içinde gerekli bir çalışma yapıyoruz.

Öyle “şu şudur, bu budur” demeden önce konuyu bizimde tam anlamamız ve doğru bilgi vermemiz için de acele ile adım atmamak lazımdır.

Bu harala gürele içinde, her şey bir anda başka mecralara akar ve iş dedikodu çarkları içinde kaybolur gider.

Hele sosyal ağlar denilen alanlarda sukutu hayale uğramak insanı her zaman zor durumda bırakır.  

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.