Ulan ne korkutmuşlar bizi çocukken, şimdi daha iyi anlıyorum. En çokta şu “öcü geliyor öcü, alır seni şimdi” diye diye bizi her şeyden korkar hale getirmişlerdi. Birde evin olduğu sokakta, o zamanlar kaymakamlık evi bize komşu idi. Sokakta öyle büyük bir yer değildi. Git gel ancak 25 metre bir yerdi. Ama bana çok uzun gelirdi bu sokak. Orada akşama kadar oynar ve düşe kalka zaman geçirdik. Evden en çok “bak köpek geliyor, seni ısırır” diye gözümü korkuturlardı. O zamandan bu zamana hala köpekler ile çokta aram yoktur. Hep bu büyüklerin bizi korkutması sebebiyle belki de doğru dürüst bir baltaya sap bile olamadık çoğumuz. Ha halimden memnunum. Allaha şükür bir sıkıtım yok.
Ama dediğim gibi çocukken bize bu kadar korku duvarlarını önümüze örmeselerdi daha iyi bir hayatımız olurdu.
Yahu bir çocuk “öcü geliyor öcü şimdi seni alıp götürecek” diye bir koruma duvarı ile hayata tutunabilir mi? Şimdi bile aynı mantık ile çocukları, kötülüklerden ve çevreden korumaya çalışıyoruz. Elbette; çocukları büyürken koruyacağız, başına bir şey gelmesin, diye tedbirli olacağız. Ancak bunu yaparken, öcüydü, hav hav geliyordu, canavar var orada, kaybolursun gibi çocuğunu kendinden bile korkutacak sözlerin hiçbir faydası yoktur. Kediden, tavuktan, köpekten, inekten, koyundan, karıncadan, sinekten korkan bir nesil var şimdi aramızda. Bunun nasıl olduğunu, büyüklerimiz bir gün bile merak edip öğrenmemiştir.
Aslında bugün başka bir mevzudan bahsedecektim. Sonra dün gazetenin orada oturmuş, etrafı izliyordum. O arada yoldaki küçük bir çocuk ve büyüğü arasındaki laf ister istemez beni onlara yönlendirdi. Çocuk daha yeni yeni yürümeye çalışıyordu. Ona göz kulak olan büyüğü de, o koşturup dururken, “oraya gitme hav hav var orada” diye birkaç kez söyledi. Çocuk o yaşta ne “hav hav” nedir, köpek, nedir bile bilecek durumda değil ve o ancak öyle koşup duracak kendince. Bir de yine polise söylerim, diye çocukları çok korkutmuşları vardır.
Hayatımızı bu yüzden bir korku çemberi yapmışlar ve hala da devam ediyorlar.