İnsan birden ne olduğunu bilemediği bir şey ile karşılaşınca korkudan donup kalır ya; bizde son bir ay içinde bu virüs belası sayesinde aynen donup kaldık diyebilirim. Her şey birkaç gün içinde allak bullak oldu desek yeridir. Bende haber için sağa sola koşturup dururken insanlardaki tedirginliği ve aynı zamanda bazılarında ki vurdumduymazlığı görüyorum.
Dün her hafta olduğu gibi Salı günü Piraziz’deki işimi halletmiş dolmuşa binerek Bulancak’a geleceğim. Dolmuş geldi ve ben araca bindim. Bindim ve araçtaki birkaç kişinin gözleri bana dönünce içimden “korkmayın yahu, daha ayağımı yeni attım dolmuşa virüs olsa hemen öyle size geçmez” diye bir bakış atıp yerime oturdum. Tabii elimde bir poşet olunca ister istemez insanlar poşet içinde virüs olduğunu filan sanıyor belki. Ben en arkadaki yere oturdum ve gazeteciliğin getirdiği gözleme hissi ile dolmuştakileri takip ettim. Maskesi olan, eldiven olan kişiler hep bir pür dikkat diğerine bakıyor. Sonra yavaşça hareket ettik ve yola çıktık. Neyin nesidir anlamadım bu arada. Dolmuş daha Maden mevkiine gelmeden epeyce bir yolcu aldı. Dolmuşa binen her yolcuyu diğer yolcular hep beraber gözümüz ile süzüyor ve acaba virüslü mü, diye aklımızdan geçiriyoruz gibi geldi bana. Herkes bir temkin ile öksürmeye bile korkar olmuş. Nefes bile almıyoruz sanki. Bulancak’a kadar böyle geldik ve ben iskele başında indim.
Birkaç gündür toplumu daha da fazla etkisi altına alan bu virüs belası insanlarda çok büyük bir hissi sıkıntı yaratmışa benziyor. Kimseye selam bile veremez olduk. Bizi esir almış gibi davranıyoruz. Tamam öyle böyle bir salgın var, ancak bu kadar erken teslim olmanın da bir manası yok. Bu günlerde geçecek az biraz tedbirli olmanın faydası var. Birbirimize virüslü gibi bakmanın da bir anlamı yok.