Cuma günü öğlenden sonra Piraziz’den geri dönüyordum. Dolmuş yolda nerede ise doldu. Kalabalık çok olmazdı ama dolmuş bu sefer yolcudan yana şanslı idi. Uzun zamandır bu hatta dolmuşlar yolcu bulmakta salgın sebebiyle sıkıntı çekiyordu. Bu kez de dolmuş adı gibi dolmuştu. Biraz gittik ve yol boyunca yoldan çok sayıda yolcu aldık. Koltuklar doldu ve 3-5 kişide ayakta durmak zorunda kaldı. Bu halde yola devam ederken, yine yoldaki yolcuyu almak üzere durduk. Birkaç kişi daha vardı onu da aldı dolmuş. Binenlerden biri “yer yokmuş arabada” deyince dolmuş şoförü klasik olan cevabı yapıştırdı. “İlerde inecek var bacım” diyerek topu taca attı. Nasıl hazır cevap bir meslek bu değil mi? Anında soruyu savuşturdu ve yolcuyu kaçırmadı. Sonra biraz ileride birkaç kişi indi ve ayaktaki yolcular koltuklara oturdu. Ben inene kadar yolda birkaç kişi daha böyle dolmuşa bindi ve indi. Ekmek parası. Kolay değil bu sıkıntılı günlerde para kazanmak. Yeri gelir fazla yolcu aldılar diye ceza kesilir dolmuşlara. Zaten yakıt olmuş bilmem kaç lira. Vergi, sigorta derken ay sonu zor gelir dolmuşlara.
Birkaç yıl öncesine göre her şey daha pahalı hale gelince işlerde sıkıntı içinde gidiyor. Dolmuşlar insan hikayelerinin çok fazla olduğu ve hem gülünesi, hem de üzülesi çok şey ile karşılaştığım yerlerden. Bu konuda aslında notlar alsam inanın birkaç kitap dolusu hikaye çıkar. Ancak sürekli hareket halinde olunca, bunları unutuyorum. Birde hikaye yazmayı bilmek lazım. Düz yazı gibi “hop” öyle yazmak kolay değil. Yeri geliyor haberi bile kaleme alırken yazının ayarını tutturmak çok da kolay olmuyor. Hele köşe yazarken bu daha da zor hale geliyor. Ne yazsam, ne etsem, diyerek epeyce bir zaman geçiyor. Meşakkatli işlerden biridir dolmuşçuluk. Hereksin yapacağı iş değil. Asabi olmayacaksın. Herkesle iyi geçineceksin. Şoförlüğün iyi olacak. İnsanlar ile iyi anlaşacaksın. Yolcuları idare edeceksin. Yani çok faktörü takip edeceksin ve işini hakkıyla yapacaksın. Bizde arada sırada dolmuşla yolculuk yaptığımızda rast geldiğimiz de hikayeleri yazacağız.